Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/ Selçuklu Hukuk Bürosu Wed, 30 Oct 2024 12:51:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.6.2 https://www.selcukluhukuk.com/wp-content/uploads/2022/10/cropped-pngturkuaz-32x32.png Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/ 32 32 İzale-i Şuyu Davasında Satışı Engellemek Mümkün Müdür? https://www.selcukluhukuk.com/izale-i-suyu-davasinda-satisi-engellemek-mumkun-mudur/ Wed, 30 Oct 2024 12:51:05 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2706 İzale-i şuyu davasında satışı engellemek mümkün müdür sorusunun cevaplamak için öncelikle izale-i şuyu konusunun anlaşılması gereklidir. Bu kapsamda ortaklığın giderilmesi davası, Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre ortak mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır mallar üzerindeki ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla açılan bir dava türü olarak nitelendirilebilir. Ortak mülkiyet genellikle miras yoluyla veya başka hukuki süreçlerle oluşur. [...]

The post İzale-i Şuyu Davasında Satışı Engellemek Mümkün Müdür? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

İzale-i şuyu davasında satışı engellemek mümkün müdür sorusunun cevaplamak için öncelikle izale-i şuyu konusunun anlaşılması gereklidir. Bu kapsamda ortaklığın giderilmesi davası, Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre ortak mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır mallar üzerindeki ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla açılan bir dava türü olarak nitelendirilebilir. Ortak mülkiyet genellikle miras yoluyla veya başka hukuki süreçlerle oluşur. Paydaşlardan birinin veya birden fazlasının talebi üzerine, mahkeme kararıyla ortaklık sona erdirilerek her paydaşın mal üzerindeki payı ayrıştırılır. İşte ortaklığın giderilmesi davasıyla ilgili detaylı bilgiler:

İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi) Davası Nedir?

Ortaklığın giderilmesi davası, taraflar arasında mevcut olan paylı mülkiyetin sona erdirilmesi ve malın paylaşılması için açılır.

Bu davanın kanuni dayanağı olan TMK’nın 698. maddesinde;

Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre paydaşlardan herhangi birinin ortak mülkiyetin devamını istememesi durumunda ortaklık  konusu malın paylaştırılmasını dava yoluyla isteyebilir. Mahkeme, bu durumda ortak malın durumuna göre ya aynen taksim (fiili bölme) ya da satış yoluyla taksim (satış) yaparak ortaklığı sona erdirir. Ortaklık malı bölünebilir özellikte olması halinde aynen taksim yapılabilir, ancak bu mümkün değilse satılarak geliri paydaşlara dağıtılır.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Kimlere Karşı Açılır?

Ortaklığın giderilmesi davası, taşınmaz veya taşınır mal üzerinde hak sahibi olan diğer paydaşlara karşı açılır. Davayı açan paydaş, diğer tüm hissedarları davalı olarak göstermek zorundadır. Tüm paydaşların davada taraf olması, taşınmaz üzerindeki ortaklığın tam anlamıyla kaldırılabilmesi için zorunludur. Tüm paydaşlar davaya dahil edilmeden dava görülemez, aksi halde davanın usulden reddedilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Ortaklığın giderilmesi davalarında yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesidir. Taşınmaz davalarında yetki açısından taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi zorunlu yetkili olup başka bir yerde dava açılamaz.

Mahkeme Harç ve Giderleri

Ortaklığın giderilmesi davasında mahkemeye başvuru sırasında harç ödenir ve bu harç miktarı, davaya konu olan malın değeri üzerinden hesaplanır. Mahkeme sürecinde bilirkişi incelemesi, keşif giderleri ve satış masrafları gibi ek giderler de davacıdan alınır. Bu miktarlar her yıl güncellenmektedir. Bilirkişi ve keşif ücretlerinin takdirinde ayrıca paylaşılmak istenen taşınmaz malın sayısı, coğrafi konumu, mahkeme hakiminin insiyatifi de etkilidir.  Mahkeme masrafları ve yargılama giderleri satış sonunda tarafların hisseleri oranında paylaştırılmaktadır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Zorunlu Arabuluculuk

7445 sayılı Kanun m.37 ile Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) eklenen m.18/B’nin getirdiği en büyük yeniliklerden biri, taşınır ve taşınmaz malların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesiyle ilgili ihtilaflarda dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmasının dava şartı olmasıdır. Taşınır ve taşınmaz malların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuğun dava şartı olması, yalnızca arabuluculuğa başvuru açısından bir zorunluluktur. Arabuluculuk sürecini sürdürme, süreçten vazgeçme, süreci sonlandırma, anlaşmama halinde yeniden arabuluculuğa başvurma veya dava yoluna gitme hususlarında iradilik ilkesi geçerlidir.

Ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözümü, tarafları iktisaden avantajlı bir konuma getirebilir. Ayrıca uyuşmazlık, arabuluculuk yönteminde daha hızlı çözüme kavuşabilecektir. Arabuluculuk yoluna başvurulduğunda, karşılıklı iletişim kurularak tarafların ortak arzusuna en uygun çözüm bulunabilir, mallar icra yoluyla satılmaksızın aile içinde kalabilir. Ortaklığın giderilmesine dair uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulmasında, taraflar pek çok konuyu aydınlığa kavuşturabilirler. Böylece toplumsal barışa katkı sağlanmış olur. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/inuhfd/issue/78859/1377452)

Ortaklığın Giderilmesi Davası Süreye Tabi Midir?

Bu davalar, süreye tabi bir dava değildir. Ortaklığın giderilmesi talebi, paydaşların mülkiyet hakkı süresiz olduğu için herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak, taraflar paylaşma isteme hakkını, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Böyle bir durumda ise sözleşilen süre boyunca dava açılmaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Ne Kadar Masraf Çıkar?

Bu davanın masrafları, taşınmazın veya taşınırın değerine, bilirkişi raporu ve keşif gerekliliğine göre değişiklik gösterir. Başlangıçta ödenmesi gereken harç, dava değerine bağlı olarak belirlenir ve ek olarak bilirkişi incelemesi, keşif masrafları ve satış masrafları ödenir. Özellikle taşınmazın kıymet takdir raporları, davanın toplam maliyetini artıran unsurlar arasında yer alır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Paylaşım Nasıl Yapılır?

Mahkeme, mümkünse taşınmazın aynen taksim edilerek paylaştırılmasını tercih eder. Eğer taşınmaz veya taşınır mal aynen bölünemeyecek durumda ise satış yapılır ve elde edilen gelir hisse oranında paydaşlara dağıtılır. Aynen taksim, malın özelliklerine göre mümkün değilse mahkeme, taşınmazın satılması ve satış bedelinin paylaşılması yönünde karar verir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Satış Nasıl Yapılır?

Satış, mahkemenin atayacağı satış memurluğu tarafından açık artırma usulüyle yapılır. Açık artırma, paydaşların kendi aralarında anlaşarak alım yapmaları dışında, tüm hak sahiplerine eşit şekilde sunulur. Bu satış usulü, taşınmaz veya taşınırın gerçek değerinde alıcı bulması ve paydaşların zarar etmemesi için düzenlenmiştir. Ancak satış işlemi, belirlenen mal değerinin yarısından ihaleye sunulur. İhale katılımcılarının ileri süreceği peylere göre ihale bedeli kimi zaman taşınmaz değerinin altında kalsa da bazı durumlarda taşınmaz değerinin üzerinde de olabilmektedir. Bu durumu kontrol altında tutabilmek için satış öncesinde doğru strateji belirlenmesi oldukça önemlidir.

Mülkiyet Konusunda İhtilafın Bulunması Durumunda Ne Yapılır?

Taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kesinleşmemesi halinde, ortaklığın giderilmesi davası, bekletici mesele yapılır. Mahkeme, mülkiyet ihtilafının çözülmesini bekler ve bu süreç tamamlandığında ortaklığın giderilmesi davasına devam eder.

Ortaklığın Giderilmesinin İstenemeyeceği Durumlar

TMK’nın 698. maddesine göre, taraflar arasında yapılan özel anlaşmalarla ortaklığın giderilmesi ertelenebilir. Ayrıca taraflar arasında paylaşma sözleşmesi yapılmışsa ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Bunun dışında daha önce açılmış mahkeme kararı, Kat Mülkiyeti Kanunu, Gecekondu Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, gibi bazı özel durumların varlığı halinde de paylaşma davası açılamaz. Bu durumun her somut olaya göre ayrı ayrı tespit edilmesi gereklidir. Dava açılmasına engel bir duruma rağmen dava açılırsa mahkeme ortaklığın giderilmesi talebini reddedebilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Ne Kadar Sürer?

Davanın süresi, taşınmazın veya taşınırın değerine, taraflar arasındaki uyuşmazlık düzeyine ve mahkemelerin iş yüküne bağlı olarak değişir. Genel olarak bu davalar, 1-2 yıl arasında sonuçlanabilir, ancak bu süreç tarafların sayısı ve tutumuna göre uzayabilir.

İzale-i Şuyu Davasında Hissesini Satmak İstemeyen Ortak Ne Yapabilir?

Hissesini satmak istemeyen ortak, diğer paydaşların hisselerini satın almayı teklif edebilir. Eğer bu teklif kabul edilirse, dava yoluyla satışa gerek kalmaz. Bunun dışında ihaleye katılarak malın tamamını satın alma yoluna da gidilebilir. Ya da davanın açılmasına engel olabileceği hukuki bir durumu var ise bunu ileri sürebilir. Bu durumla ilgili hukuki destek alınması ve mevcut olaya göre teşhis yaparak ilerlemek daha doğru olacaktır.

İzale-i Şuyu Davasında Satışı Engellemek Mümkün Müdür?

Yukarıda anlatıldığı üzere dava açılmasını engellemek için belli şartların varlığı aranır. Eğer dava açılmasını engellemek mümkün değilse, satış aşamasına geçilmesini uzatmak veya sair hakların kullanılması için tüm süreci tahkik edilmesi ve ortaya çıkan duruma göre hareket etmek gereklidir. Satış aşamasında usulsüz var ise satışın iptali mümkündür.

İzale-i Şuyu Davasında Payını Satmak İstemeyenler İçin Alternatif Çözümler

Satış sırasında ihaleye katılarak hissenizi koruma hakkınız bulunmaktadır. Paydaşlar arasında anlaşmaya varılması halinde mahkeme sürecine gerek kalmaksızın ortaklık sona erdirilebilir. Bu tür anlaşmalar, hukuki süreçleri kısaltır ve masrafları azaltır.

Yazı içeriğinde izah edildiği üzere payını satmak istemeyenlerin, çeşitli yollarla alternatifler üretmesi mümkün olabilir. Ancak bunun tespit edilebilmesi için tarafların durumu, paylaşılmak istenen malın durumu, ortaklık yapısı gibi bir çok konunun tetkik edilmesi ve sonuca göre çözüm bulunması gereklidir.

 

Gayrimenkul hukukuyla ilgili diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

The post İzale-i Şuyu Davasında Satışı Engellemek Mümkün Müdür? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
PASAPORT TAHDİT KALDIRMA https://www.selcukluhukuk.com/pasaport-tahdit/ Thu, 24 Oct 2024 06:42:48 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2701 Pasaport Tahdidi Nedir? Pasaport tahdit kaldırma konusunun bilinmesi için öncelikle tahdidin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Pasaport tahdidi, bir kişinin yurt dışına çıkışını engellemek amacıyla pasaportuna konulan bir kısıtlamadır. Bu tahdit, genellikle adli makamlar veya idari otoriteler tarafından uygulanır ve kişinin pasaport kullanarak yurt dışına çıkmasını engeller. Pasaport Tahdidi Olup Olmadığını Nereden Öğreniriz? Eğer kişi hakkında [...]

The post PASAPORT TAHDİT KALDIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
PASAPORT TAHDİT

Pasaport Tahdidi Nedir?

Pasaport tahdit kaldırma konusunun bilinmesi için öncelikle tahdidin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Pasaport tahdidi, bir kişinin yurt dışına çıkışını engellemek amacıyla pasaportuna konulan bir kısıtlamadır. Bu tahdit, genellikle adli makamlar veya idari otoriteler tarafından uygulanır ve kişinin pasaport kullanarak yurt dışına çıkmasını engeller.

Pasaport Tahdidi Olup Olmadığını Nereden Öğreniriz?

Eğer kişi hakkında yürütülen bir adli soruşturma veya ceza davası varsa ve sulh ceza hakimliği veya yargılamayı yapan mahkeme tarafından yurt dışına çıkış yasağı konulmuşsa soruşturmayı yürüten yerin adliyesinden bu durum öğrenilebilir.

Bunun dışında idari makamlar tarafından idari bir karar ile tahdit işlemi uygulanmışsa nüfus müdürlüklerinden hangi nedenle idari tahdit uygulandığı noktasında bilgi edinilebilir.

 Ayrıca İl Emniyet Müdürlüklerinin Hudut Kapıları Büro Amirliği’ne müracaat edilerek de tahdit sorgulaması yapılabilir. Hangi karara istinaden (adli- idari) tahdit konulduğu noktasında bilgi edinilebilir.

Pasaport Tahdidi Nasıl Kaldırılır?

 Adli Tahdit (Yurt Dışına Çıkış Yasağı) Kaldırma:

Eğer pasaport tahdidi bir mahkeme kararıyla (örneğin, dava sürecinde yurt dışına çıkma yasağı kararıyla) konulduysa, tahdidin kaldırılması için ilgili mahkemeye veya savcılığa başvuru yapılmalıdır.

  • Dilekçe ile Başvuru: Tahdidin kaldırılmasını isteyen kişi, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebini bir dilekçeyle mahkemeye veya savcılığa iletebilir. Bu başvuruda tahdidin neden kaldırılmasını istediğine ilişkin gerekçelendirme yapılması gerekir.
  • Mahkeme Kararı: Ceza davasını yürüten mahkeme, başvuruyu değerlendirip yurt dışına çıkış yasağının devam edip etmeyeceğine karar verir. Eğer mahkeme yasağın kalkmasına karar verirse, bu kararla birlikte tahdit kaldırılır.

İdari Tahdit Kaldırma : İdari makamlar tarafından tahdit konulmasından sonra bu durumu öğrenmesi üzerine idareye sunulmak üzere hazırlanan bir dilekçe ile pasaport tahdidinin kaldırılmasını gerekçeli bir şekilde sunmalıdır. İdare, bu dilekçeyi nazara alarak ya pasaport tahdidini kaldırır ya pasaport tahdidinin kaldırılması talebini reddeder. İdarenin sessiz kalarak herhangi bir cevap vermemesi de tahdit kaldırma talebinin zımnen reddedildiği manasına gelir.

İdari makamlar tarafından pasaport kaldırma talebinin reddedilmesi veya 30 gün içerisinde dilekçeye cevap verilmemesi halinde 30. Günü izleyen 60 gün içerisinde idari dava açılması gerekmektedir.

Pasaport Tahdit Kaldırma Ne Kadar Sürer ?

İdare mahkemesinde açılan pasaport tahdidinin kaldırılması davası 6-12 ay sürebilmektedir. Mahkeme, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra karar verecektir. Ancak bu süre, mahkemenin iş yüküne ve davanın karmaşıklığına bağlı olarak değişebilir.

Pasaport Tahdit Kaldırma ve İptal Davası

Pasaport tahdit işleminin iptal edilmesi için öncelikle ilgili idareye başvuru yapılması zorunludur. İdarenin, başvuruyu aldıktan sonra 30 gün içinde tahdit işleminin nedenini açıklaması gerekir. Eğer bu süre zarfında idare gerekçeli bir açıklama yapar ve pasaport tahdit kararının kaldırılması talebini reddederse ya da herhangi bir cevap vermezse 30 günlük bu sürenin sonunda 60 gün içinde, işlemi gerçekleştiren idarenin bulunduğu yerdeki İdare Mahkemesi’ne pasaport tahdidi işleminin kaldırılması amacıyla dava açılabilir.

Pasaport Tahdidi Davasında Yürütmenin Durdurulması Mümkün Müdür?

Evet mümkündür. İdare mahkemesinde açılacak olan iptal davasında pasaporta getirilen tahdit kaydının kişi için çok acil ve önemli, özel bir durum arz etmesi halinde ( örn. sağlık, hastalık, ölüm vb.) belgeli bir şekilde olması kaydıyla yürütmenin durdurulması kararı alınması mümkündür. Şartların yerine getirilmesi kaydıyla yürütmenin durdurulması kararı verilebilir.

Kısıtlamaya Karşı Diğer Hukuki Yol: Tam Yargı Davası

Pasaport tahdit işlemi nedeniyle mağdur olan kişi, yalnızca tahdidin kaldırılması için değil, aynı zamanda uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla da tam yargı davası açabilir. Pasaport kısıtlaması, kişisel özgürlüklerin yanı sıra maddi kayıplara ve manevi zararlara yol açabilir. Bu durumda kişi, uğradığı zararları tam yargı davasına taşıyarak tazminat talep edebilir. Örneğin, yurt dışında çalışan birinin bu kısıtlamadan dolayı işine devam edememesi ve gelir kaybı yaşaması durumunda, bu zararın karşılanması için dava açma hakkı vardır. İdari işlemlerle ilgili çalışmalarımız incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

 

The post PASAPORT TAHDİT KALDIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava https://www.selcukluhukuk.com/polislik-meslegine-giriste-saglik-sartlari-sebebi-ile-elenme-ve-bu-isleme-karsi-acilabilecek-dava/ Tue, 15 Oct 2024 05:29:25 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2695 Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava Polislik mesleğine girişte sağlık şartları nedeniyle elenen aday, bu karara karşı, 60 gün içinde idari yargıya başvurabilir. Mahkeme, davanın aydınlatılması maksadıyla, adayı, elenmeye neden olan raporun verildiği hastaneden başka bir tam teşekküllü hastaneye sevk eder ve yeni bir rapor aldırır. Eğer [...]

The post Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava

Polislik mesleğine girişte sağlık şartları nedeniyle elenen aday, bu karara karşı, 60 gün içinde idari yargıya başvurabilir.

Mahkeme, davanın aydınlatılması maksadıyla, adayı, elenmeye neden olan raporun verildiği hastaneden başka bir tam teşekküllü hastaneye sevk eder ve yeni bir rapor aldırır.

Eğer ki rapor gelene kadar aday, memur olmuş ise, yeni gelen rapor, artık memur olma şartları bağlamında değerlendirilmelidir.  Bu kapsamda polislik şartları da genel hatlarıyla yazımız içinde incelenmiştir.

Polislik Başvuru Şartları Polis Nasıl Olunur?

Polis olma süreci, izlenmesi gereken belirli adımlarla şekillenir. Polis adaylarında aranılacak şartların neler olduğu, Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nde belirlenmiştir. 

Öncelikle, Polis Meslek Yüksekokulu (PMYO) ya da Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) yoluyla mı polis olmak istediğinizi belirlemelisiniz. Bu tercihe göre polislik için gereken koşullar değişir.

PMYO POMEM
ÖSS sınavından en az taban puanı (AYT 250) almanız gerekmektedir.

Polislik koşulları, Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nde detaylandırılmıştır.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na göre, polis teşkilatı, halkın güvenliğini sağlamak, ülkenin ve milletin bütünlüğünü korumak, anayasal düzeni muhafaza etmek ve genel güvenliği sağlamak için kurulmuş bir hizmet birimidir. Polis Akademisi, sınav ilanlarını yayımlarken internet sitesinde polislik şartlarını ayrıntılı bir şekilde paylaşmaktadır.

 

Önlisans (2 yıllık) veya lisans (4 yıllık) diplomasına sahip olmalısınız. Ardından, ÖSYM’nin her yıl düzenlediği Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen taban puanı almanız ve kanunda belirtilen diğer şartları sağlamanız durumunda, POMEM’e başvurarak polis olabilirsiniz.
Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO) için lise mezunu olmak yeterlidir, Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) için lisans mezunu olmak gereklidir.
Polis yetiştirir ve 2 yıl eğitim verilir. Polis yetiştirir ve 6 ay eğitim verilir.

Lise Mezunu Polislik Başvuru Şartları

Polislik sınavına başvurabilmek için gerekli olan şartlar, Polis Akademisi’nin internet sitesinde yayımlanmıştır. Buna göre bu şartlar şu şekildedir:

  1. a)    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
  2. b)  Lise ve dengi okul mezunu olmak,
  3. c) 2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı TYT puan türünden en az (250.000)ham taban puan ve üzeri puan alanlar, şehit ve vazife malulü olanların eş ve çocuklarından ise 2024 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavı TYT puan türünden en az (200.000) ham taban puan ve üzeri puan almış olmak.
    ç) 01 Ocak 1999 – 01 Ekim 2006 tarihleri arasında doğmuş olmak,
    d) Kadınlar için 162 cm. erkekler için 167 cm. den kısa boylu olmamak, beden kitle indeksi, 18 (dahil) ile 27 (dahil) arasında olmak,
  4. e) Sağlık durumu yönünden, Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen koşulları taşımak,
    f) Genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adlî veya idari soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı idarî yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak.
    g) 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;

1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak,
2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkum olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak.
ğ) Geçici kayıt tarihi itibarıyla herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye bulunmamak.

  1. h) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak,
    ı) Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak,
    i) Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, herhangi bir nedenle polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak.
  2. j) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu olmak.
    k) Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak.

Polis Olmak İçin Fiziksel Şartlar

Polis olmak isteyenlerin emniyet teşkilatına katılabilmesi için sahip olması gereken fiziksel nitelikler şu şekildedir:

  • Kadın adayların boyu en az 162 cm, erkek adayların ise en az 167 cm olmalıdır.
  • Adayların bedenlerinde herhangi bir organ eksikliği bulunmamalı;
  • 5 metre mesafeden bakıldığında belirgin bir iz ya da dövme görülmemelidir.
  • Ayrıca adayların renk körü olmaması
  • Omuzlarında, göğüs kafeslerinde şekil bozukluğu ya da düztabanlık gibi sağlık sorunları da bulunmamalıdır.

Bu fiziksel koşulları sağlayan adaylar, polislik sınavlarına katılarak başvuruda bulunabilirler. Fiziksel şartların yanı sıra, adayların sınavda başarılı olmaları ve belirtilen sağlık şartlarını da karşılamaları gerekmektedir.

 POMEM Başvuru Şartları

POMEM başvurusu yapabilmek için gereken şartlar şunlardır:

  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
  • Lisans veya önlisans mezunu olmak ya da Yükseköğretim Kurulu tarafından denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmuş olmak,
  • KPSS’de, Bakanlık tarafından belirlenen taban puanı veya daha yüksek bir puan almak,
  • Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları için KPSS’de Bakanlıkça belirlenen taban puanın almış olmak,
  • Yaş düzeltmesi yapılmışsa, 18 yaşından sonra yapılan düzeltmelerde, sınavın yapıldığı yılın 1 Ocak tarihi itibarıyla 30 yaşından gün almamış olmak,
  • Kadın adaylar için en az 162 cm, erkek adaylar için en az 167 cm boyunda olmak ve vücut kitle indeksi (VKİ) 18 ile 27 arasında olmak,
  • Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya engel teşkil edecek herhangi bir hukuki durumunun bulunmaması,
  • Sağlık durumunun, Sağlık Şartları Yönetmeliği’nde belirlenen koşullara uygun olması,
  • 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin, kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmamış olması; affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile, devlete karşı işlenen suçlar, anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymemiş olmak ya da bu suçlarla ilgili devam eden bir soruşturma veya kovuşturma altında olmamak ya da bu suçlarla ilgili kovuşturması uzlaşmayla sonuçlanmamış olmak,
  • Genelev, birleşme yeri, randevuevi gibi yerlerde çalışmamış olmak ya da aracılık ve bekleyicilik yapmamış olmak; genel ahlaka ve edebe aykırı yazılı, sesli veya görüntülü eserleri üretmek ve satmaktan dolayı hakkında adli veya idari bir soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bu nedenlerle hüküm giymemiş olmak,
  • Geçici kayıt tarihine kadar herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye olmadığını yazılı olarak beyan etmek,
  • Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmemiş veya tedavi görüyor olmamak,
  • Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak,
  • Polis eğitim kurumlarından, sağlık yönetmeliği dışındaki sebeplerle çıkarılmamış olmak,
  • Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanmış olması.

 Ön Lisans Polislik Başvuru Şartları 2024

Önlisans mezunları, Polis Meslek Eğitim Merkezi’ne (POMEM) başvurarak polis olma şansına sahiptirler. Son iki dönemdir önlisans mezunları için POMEM alımları yapılmaktadır.

POMEM başvurusunda yaş kriteri, 18 yaşını doldurmuş ve 30 yaşından gün almamış olmak şeklinde belirlenmiştir. Bu yaş aralığındaki adayların KPSS önlisans P93 puan türünde en az 70,00 puan alması gerekmektedir. Adaylar, bu şartları sağladıktan sonra Polis Akademisi’nin ilan edeceği POMEM alım duyurularını takip ederek başvurularını yapabilirler.

ADAY:

  • KPSS’den belirlenen puanı alan aday, Polis Akademisi’nin duyurusu doğrultusunda ön başvurusunu yapar.
  • Başvurusu kabul edilen aday, sınav gün ve yerinin belirlenmesinin ardından
    • ön sağlık kontrolü,
    • parkur mülakatı,
    • sözlü mülakat aşamalarını tamamlar ve sonuçları bekler.
  • Başarılı olan adaylar, Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim alırlar.

PMYO Sınavına Girerek Polis Olmak

Önlisans mezunları, Polis Meslek Yüksekokuluna (PMYO) başvuru yapma hakkına sahiptirler. PMYO alımlarında, TYT sınavına girmek zorunludur ve yaş şartı bulunmaktadır. Adaylar, sınavın yapıldığı yılın ekim ayının ilk günü itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 31 Aralık itibarıyla 26 yaşından gün almamış olmalıdır. Bu yaş kriterlerine uyan adaylar, üniversite sınavının ilk oturumuna girerek belirlenen baraj puanını geçmelidir.

ADAY:

  • TYT sınavına girer.
  • Belirlenen baraj puanını geçen aday, Polis Akademisi’nin duyurusu doğrultusunda PMYO alımına başvurur
  • Belirlenen tarihte sınava girecek olan aday,
    • ön sağlık kontrolü,
    • parkur mülakatı,
    • sözlü mülakat aşamalarını tamamlar ve sonuçları bekler.

 

Polislik Sağlık Şartları

Öğrencilerin hangi branşlardan sağlık raporu alması gerektiği ve bu raporda bulunması gereken unsurlar, yönetmeliğe ekli Ek 1 sayılı listede belirtilmiştir. Buna göre, raporda yer alması gereken branşlar ve yapılması gereken muayeneler şunlardır:

Endokrinoloji

 

Gastroenteroloji

 

Kardiyoloji

 

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları

 

Nöroloji

 

Nefroloji

 

Romatoloji

 

Göğüs Hastalıkları

 

Üroloji

 

Psikiyatri

 

Hematoloji

 

Enfeksiyon Hastalıkları

 

Genel Cerrahi

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum

 

Hastane sağlık kurulunun gerekli gördüğü diğer branş muayeneleri

 

Ağız ve Diş Sağlığı

 

Göz Hastalıkları

 

Dermatoloji

 

Ortopedi ve Travmatoloji

 

 

Not: a, b, c, ç ve d bentlerinde belirtilen bölümlerdeki muayenelerin Dahiliye uzmanı bir doktor tarafından yapılması ve onaylanması yeterlidir. Ancak, ihtiyaç halinde ilgili branş uzmanının görüşü alınmalıdır.

(2) Giriş raporunda yer alması gereken görüntüleme ve fonksiyon tespit yöntemleri şunlardır:

PA akciğer grafisi

 

Elektrokardiyografi (EKG)

 

Tüm batın ultrasonografisi (USG)

 

Solunum Fonksiyon Testi

 

Kadın adaylar için genital ultrasonografi (USG)

Ekokardiyografi (EKO)

 

Odiometri

 

 

(3) Giriş raporunda bulunması gereken laboratuvar testleri ise şu şekildedir:

Açlık Kan Şekeri (AKŞ), TSH

 

ALT, AST, GGT, HBsAg, HBV DNA (HBsAg pozitifse), Anti HCV, HCV RNA (Anti HCV pozitifse), Anti HIV I-II

 

İdrar Biyokimyası/Mikroskopisi, Kreatinin (Cre), Üre

 

Kanda β-hCG

 

Tam Kan Sayımı

 

Hastane sağlık kurulunun gerekli gördüğü diğer laboratuvar testleri

 

 

(4) Giriş raporunun usule uygun olarak hazırlanabilmesi için şu unsurlar bulunmalıdır:

  • Adayı hastaneye yönlendiren makamın onayı
  • Adayı yönlendiren makam tarafından onaylanmış, son 6 ay içinde çekilmiş fotoğraf
  • Adayın kimlik bilgileri
  • Raporun tarihi ve numarası
  • Her branş için tarih ve numara, muayene bulguları ve sonuçları, ilgili uzman doktorun kaşesi ve imzası ile hastane sağlık kurulunun kaşesi ve imzası
  • Her branş için belirlenmiş laboratuvar testlerinin, görüntüleme yöntemlerinin ve fonksiyon tespitlerinin sonuçları eksiksiz ve ayrıntılı olarak doldurulmalı, boş bırakılmamalıdır.
  • Teşhis ve karar bölümleri ile rapordaki diğer tüm bölümler eksiksiz ve detaylı şekilde doldurulmalı, boş bırakılmamalıdır.
  • Giriş raporunda yer alan Hastane Sağlık Kurulu onay bölümünde hangi branş doktorlarının onayı gerekeceği, hastane sağlık kurulu veya hastane yönetimi tarafından belirlenir. Kişide tespit edilen hastalıklar veya sakatlıklar, bu branşların dışında ise ilgili branşların uzman doktorlarının da giriş raporunun onay bölümünde onaylarının bulunması zorunludur. Sağlık kurulunda yer alan doktorlar birbirlerinin yerine karar veremezler.

Polislikte Sağlık Yönetmeliği

Polislikte sağlık yönetmeliği, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’dir. Yönetmelik 3 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yazımız 2024 yılında polislik için başvuru yapanlara yol göstermesi amacıyla kaleme alınmıştır. Ancak sonraki yıllarda polislik şartlarıyla ilgili değişiklik olup olmadığının kontrol edilmesini tavsiye ederiz.

Polislik Adayında Yer Alan Sağlık Sorunu Düzeltilebilir Nitelikte İse Ne Olur?

Bir hastalığın tedavi yoluyla ya da operasyonla düzeltilebilir olmasının herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Sağlık incelemesinden sonra, operasyon ya da tedavi için adaya süre verilmez. Ancak sağlık sorunu tedavi edildikten sonra tekrar başvuru yaparak hak kazanılabilir.

Polislik Başvurusu İçin Sağlık Raporu Nereden Alınır?

Polis Akademisi bünyesinde eğitim veren PAEM, PMYO ve POMEM’e kabul edilecek polis adaylarının giriş raporları, bu okulların denetim ve gözetiminde tam teşekküllü hastanelerden alınmaktadır. Bu hastaneler, giriş raporlarını ilgili yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlemekle yükümlüdür. Özel hastaneler veya sağlık ocaklarından alınan raporlar, bu okullara girişte geçerli sayılmamaktadır.

Polislik Başvuru Raporunda Adaya Hangi Muayeneler Yapılır?

Adaylara şu muayeneler yapılmaktadır:

İç Hastalıkları 1-2 tüp kan verilmektedir. Burada yapılan incelemelerde, daha önce kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler, karaciğer yağlanması, açlık ve tokluk kan şekeri, kan değerleri, enfeksiyon gibi durumlar kontrol edilmektedir. Tüm sonuçlar olumlu çıktığında, herhangi bir sorun bulunmamakta ve rapor sağlam olarak verilmektedir. Bu aşamalar, her kurumda aynı şekilde yürütülmeyebilir.

 

Göz İlk olarak bir cihazda küçük bir eve bakarak göz dereceniz belirlenmektedir. Ardından doktor tarafından muayene yapılmakta ve renk körlüğü testi yeniden gerçekleştirilmektedir. Göz dereceleriniz, uzaktan harfler okutularak tespit edilmekte ve doktor tarafından rapora not edilmektedir. Belirli bir dereceye kadar göz derecesi, öğrencilik için engel teşkil etmemektedir.

 

KBB Kulak zarınızın yırtık olup olmadığı kontrol edilmektedir. Ayrıca, ses testi uygulanmakta ve bu test sırasında sessiz bir odada, makineden gelen sesleri duymanız ve elinizdeki butona basmanız istenmektedir. Burun yapısı incelenmekte, ancak konuşmada herhangi bir farklılık olmadığı sürece burun eti sorun oluşturmamaktadır.
Kardiyoloji İlk olarak EKG çekilmekte ve herhangi bir sorun tespit edilmediğinde ayrıntılı inceleme yapılmadan kalbiniz dinlenmektedir. Diğer yapılan tahliller de bu birim tarafından incelenmektedir.

 

Üroloji İdrar tahlilleri incelenmekte, böbreklerin durumu kontrol edilmekte ve daha önce dışarıdan yapılan ameliyatlar değerlendirmeye alınmaktadır. Böbrek yapısı ve taş varlığı incelenmekte, ayrıca erkek adaylarda testislerin varlığı ve varikosel olup olmadığı kontrol edilmektedir. Bu değerlendirmeler, Sağlık Şartları Yönetmeliğine uygunluk açısından yapılmaktadır.

 

Nöroloji Nöroloji bölümünde beyinle ilgili incelemeler yapılmakta, adaylara bazı hareketler yaptırılarak denge durumu değerlendirilmektedir. Ayrıca, adaylara çeşitli sorular yöneltilmektedir.

 

Psikiyatri Psikiyatri bölümünde ise en kapsamlı inceleme yapılmaktadır. Adayın sistemdeki geçmiş ilaç kullanımları ve tanıları incelenmekte, sadece psikiyatri alanına giren ilaçlar dikkate alınmaktadır. Psikiyatrist, adayla görüşmekte ve çeşitli sorular sormakta, bazı adaylara testler uygulanmaktadır. Kişilik testleri genellikle sorun teşkil etmemektedir. Ancak, geçmişte psikiyatri ilaçları kullanmış olan adaylar açısından sorun teşkil edebilmektedir.

 

Göğüs Göğüs hastalıkları bölümünde ise göğüs ve karaciğer filmleri incelenmektedir.
Diş Diş bölümünde, adayın dişleri kontrol edilmekte ve ön dişlerden eksiklik olup olmadığına bakılmaktadır. Beşten fazla eksik diş olması sorun teşkil ederken, ön dişlerde eksiklik olmadığı sürece sorun oluşmamaktadır. Dolgular ve eksik dişler genel olarak problem yaratmamaktadır.

 

Cildiye Cildiye bölümünde ise adayın vücudu incelenmekte, kollar, eller ve yüz detaylı olarak kontrol edilmektedir. Benlerin büyük olmaması durumunda bir sorun teşkil etmezken, sivilce izlerinde de aşırı derecede oyuk olmadıkça bir sorun yaşanmamaktadır.

 

 

Sağlık Raporunda Yer Alan Değerlendirmeler Nelerdir?

Raporlarda teşhis ve karar bölümleri boş bırakılamaz. Bir hastalık tespit edilmesi durumunda, teşhis bölümünde hastalığın adı ile birlikte hangi dilimde yer aldığı belirtilmelidir. Sağlıklı olan adaylar için teşhis bölümüne “Sağlam” ifadesi yazılır. Karar bölümünde ise “Öğrenci Olur” ya da “Öğrenci Olamaz” şeklinde karar belirtilir. Laboratuvar ve diğer test sonuçları ile muayene bulguları, teşhis, dilim ve karar arasında bir uyumsuzluk bulunmamalıdır.

Sağlık Raporunda İncelenen Hususlar Nelerdir?

PAEM, PMYO ve POMEM’e kabul edilecek adayların, A dilimi sağlık şartlarına uygun olmaları zorunludur. Yönetmelikte doğrudan karşılığı olmayan durumlarda, yönetmeliğin 21. maddesi uyarınca, adayın muayenesini gerçekleştiren hastane sağlık kurulu, hastalığın uygun olduğu dilim hakkında karar verir. B-C-D-E dilimlerine giren hastalıklara sahip olan adaylar ya da hastalıkları bu dilimlere uygun olduğu tespit edilen adaylar, öğrenci olarak kabul edilmez; bu durumdaki adayların kaydı yapılmaz ya da geçici kayıtları iptal edilir.

Aday hakkında herhangi bir bulgu veya teşhis söz konusu olduğunda, raporu Sağlık Daire Başkanlığı’na gönderilir. Sağlık Dairesi Başkanlığı, öğrenci adaylarının giriş raporlarını ve diğer sağlık belgelerini sağlık komisyonu tarafından inceler. İnceleme sonucunda, laboratuvar ve diğer test sonuçları ile muayene bulguları arasında uyum olduğu durumlarda, aday hakkında “Öğrenci Olur” veya “Öğrenci Olamaz” şeklinde nihai bir karar verilir.

Eğer raporun yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı tespit edilirse, rapor aynı hastaneye iade edilebilir ya da aday başka bir tam teşekküllü hastaneye yeniden değerlendirme için sevk edilebilir.

Ancak birçok polis adayı, bu süreçler tamamlanmadan ilişikleri kesilmekte ve mağdur edilmektedir. Son olarak, PAEM, POMEM ve PMYO yönetmeliklerinde yapılan değişiklikle, sağlık kurulu raporu olumsuz olan adaylara, ilişiklerinin kesildiği tarihten itibaren bir yıl içinde devlet hastanelerinden “sağlık durumunun düzeldiğine” dair rapor almak suretiyle başvurmaları halinde, yeniden sağlık kurulu raporu almak üzere hastaneye sevk edilme hakkı tanınmıştır.

Polisli Başvuru Sağlık Raporunu Kim İnceler, Nihai Kararı Kim Verir?

Sağlık raporu, Sağlık Komisyonu tarafından verilir. Sağlık Komisyonu, öğrencinin durumunu sağlık dilimi bağlamında karara bağlar.  Nihai olarak “Öğrenci Olur” veya “Öğrenci Olmaz” kararı verilir. Karar Daire Başkanlığı’na verilir. Başkanlık bu kararı birimlere dağıtır.

The post Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
MİRASTAN MAL KAÇIRMA https://www.selcukluhukuk.com/mirastan-mal-kacirma/ Fri, 11 Oct 2024 04:51:58 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2686 MİRASTAN MAL KAÇIRMA NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI NEDİR? Tapu iptal ve tescil davası, mirasbırakanın ölmeden önce yaptığı işlemlerin mirastan mal kaçırma amacı taşıdığı iddiasıyla açılan bir davadır. Bu davada tapu devrinin iptali ve malın mirasçılar adına tescili talep edilir (TMK m. 713). Eğer vasiyetname ile mal kaçırma iddiası varsa, vasiyetnamenin ilgili kısmı iptal [...]

The post MİRASTAN MAL KAÇIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

MİRASTAN MAL KAÇIRMA NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI NEDİR?

Tapu iptal ve tescil davası, mirasbırakanın ölmeden önce yaptığı işlemlerin mirastan mal kaçırma amacı taşıdığı iddiasıyla açılan bir davadır. Bu davada tapu devrinin iptali ve malın mirasçılar adına tescili talep edilir (TMK m. 713). Eğer vasiyetname ile mal kaçırma iddiası varsa, vasiyetnamenin ilgili kısmı iptal edilebilir.

BABA VEYA ANNE ÖLMEDEN MİRASINI İSTEDİĞİ EVLADINA VEREBİLİR Mİ?

Bir baba ya da anne, yaşarken malvarlığını dilediği çocuğuna verebilir. Ancak bu işlem miras değil, bağış ya da satış olarak adlandırılır. Türk Medeni Kanunu’na göre, miras ancak mirasbırakanın ölümünden sonra ortaya çıkar (TMK m. 599). Mirasbırakan, yaşarken yaptığı bağış ya da satış gibi işlemleri vasiyetname yoluyla yapamaz çünkü vasiyetname ölümden sonra hüküm doğurur (TMK m. 514). Bu tür işlemler ölüm anından önce gerçekleştirildiğinde vasiyetname değil, tapuda yapılacak resmi bir satış veya bağış işlemine tabi olur (TMK m. 706). Ancak ölüm sonrası devredilecek mallar için vasiyetname yapılabilir.

BABA VEYA ANNE MİRASINI DİLEDİĞİ ÇOCUĞUNA VEREBİLİR Mİ?

Bir baba veya anne, vasiyetname düzenleyerek malvarlığını dilediği çocuğuna bırakabilir. Ancak burada saklı paylı mirasçılar dikkate alınmalıdır. Saklı paylı mirasçılar, eş, çocuklar ve bazı durumlarda anne-baba gibi kişilerdir ve bu kişilerin saklı payları mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısımdan fazlasını aşarsa tenkis davası açılabilir (TMK m. 506). Mirasbırakan, vasiyetnameyle bir çocuğuna daha fazla mal bırakabilir, ancak bu saklı payları ihlal etmemelidir.

BABA VEYA ANNE MİRASINI TEK ÇOCUĞUNA BIRAKABİLİR Mİ?

Mirasbırakan, vasiyetname ile malvarlığının tamamını tek bir çocuğuna bırakabilir. Ancak bu durumda saklı paylı diğer mirasçılar haklarını talep edebilir. Saklı paylı mirasçılar arasında çocuklar, eş ve bazı hallerde anne-baba bulunur (TMK m. 506). Bu mirasçıların saklı payları korunmak zorundadır ve saklı paylarının ihlal edilmesi halinde tenkis davası açabilirler (TMK m. 570).

EVLATLAR ARASI MAL PAYLAŞIMI NASIL OLMALIDIR?

Mirasçılar arasında miras paylaşımı, kanunen eşit yapılır. Türk Medeni Kanunu madde 495’e göre, çocuklar arasında miras payları eşittir. Ancak mirasbırakan, vasiyetname düzenleyerek tasarruf oranı dahilinde farklı paylaştırmalar yapabilir. Bu durumda saklı paya riayet edilmesi önemlidir. Eğer vasiyetnameyle saklı paylar ihlal edilirse, saklı paylı mirasçılar tenkis davası açabilir (TMK m. 506-507).

BABANIN VEYA ANNENİN SADECE OĞLUNA VERDİĞİ TAPU BOZULUR MU?

Bir mirasbırakan hayattayken bir oğluna tapu devri yapmış olabilir. Bu devir bir satış ya da bağış olarak kabul edilir. Ancak, bu işlem mirasbırakanın ölümünden sonra diğer mirasçılar tarafından mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddia edilirse, tapu iptali ve tescil davası açılabilir. Mahkeme, bu durumda devir işleminin gerçek bir satış mı yoksa bağış mı olduğuna karar verir (TMK m. 706). Ayrıca, mirasbırakanın ölümünden sonra vasiyetname ile yapılan devirlere de saklı paylı mirasçılar tarafından itiraz edilebilir.

HANGİ DURUMLAR MİRASTAN MAL KAÇIRMAYA GİRMEZ?

Gerçek satış işlemleri, mirastan mal kaçırma olarak değerlendirilmez. Eğer mirasbırakan bir malını gerçek bir bedel karşılığında devrettiyse, bu işlem mirasçılar tarafından iptal edilemez. Ancak, satışın aslında bir bağış olduğu ve göstermelik olduğu kanıtlanırsa, mirasçılar tapu iptal davası açabilir. Vasiyetname ile yapılan tasarruflarda ise saklı pay ihlali varsa tenkis davası açılabilir (TMK m. 570).

 

MİRASÇILARIN SAKLI PAYI NEDİR?

Saklı pay, mirasbırakanın tasarruf hakkını sınırlayan bir düzenlemedir. Saklı paylı mirasçılar, mirasbırakanın malvarlığı üzerinde tam serbestçe tasarruf edemeyeceği bir paya sahiptir. Türk Medeni Kanunu’na göre çocuklar, eş ve belirli hallerde anne-baba saklı paylı mirasçılardır (TMK m. 506).

Çocukların saklı payı, yasal miras paylarının yarısıdır. Yani mirasçının toplam miras hakkının %50’si saklı paydır.

Mirasbırakanın sağ kalan eşi, yasal miras payının dörtte biri (1/4) kadar saklı paya sahiptir. Ancak eşin miras payı, mirasbırakanın çocukları olup olmamasına göre değişir:

  • Eş, çocuklar ile birlikte mirasçı olursa yasal miras payı 1/4 olur ve bunun yarısı saklı paydır.
  • Eş, mirasbırakanın anne-baba ile mirasçı olursa yasal miras payı 1/2’dir ve bunun 1/4’ü saklı paydır.

Mirasbırakanın anne ve babası, mirasın dörtte biri (1/4) kadar saklı paya sahiptir. Bu saklı pay, mirasbırakanın çocukları olmadığı durumlarda geçerlidir.

Kardeşlerin saklı payı yoktur.

MİRAS TAPU BOZULUR MU?

Eğer mirasbırakan, hayattayken yaptığı bir tapu devri ile saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal ettiyse, mirasçılar tapu iptali ve tescil davası açabilirler. Mahkeme, yapılan devrin gerçekten bir satış mı yoksa bağış mı olduğuna karar verebilir. Saklı paylı mirasçıların haklarının korunması için vasiyetnameye aykırı devrin iptali mümkündür (TMK m. 571).

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DURUMUNDA BAŞVURULACAK HUKUKİ YOLLAR NELERDİR?

Mirastan mal kaçırma durumunda mirasçılar tapu iptal ve tescil davası açabilirler. Bu dava, mirasbırakanın ölümden önce yaptığı devir işlemlerinin, saklı payların ihlaline neden olup olmadığını belirlemek için açılır. Ayrıca, vasiyetname ile yapılan işlemler de saklı payları ihlal ediyorsa tenkis davası açılabilir (TMK m. 571).

MİRASTAN MAL KAÇIRMA NEDENİYLE TENKİS DAVASI NEDİR?

Tenkis davası, mirasbırakanın yaptığı tasarrufların saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal etmesi durumunda açılan bir davadır. Saklı paylı mirasçılar, çocuklar, eş ve bazı durumlarda anne-babadır. Türk Medeni Kanunu’na göre mirasbırakan, tasarruf oranını aşarak saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal ederse, bu kişiler tenkis davası açarak mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruflarının iptalini veya azaltılmasını talep edebilirler. Bu davanın amacı, saklı payı ihlal eden kısımların geri alınmasıdır.

Tenkis davası genellikle mirasbırakanın vasiyetname veya bağış yoluyla yaptığı devir işlemlerinin saklı payları zedelemesi durumunda açılır. Dava açma süresi, vasiyetnamenin açılmasından itibaren 1 yıl, mirasın açılmasından itibaren ise 10 yıl içinde işlemelidir. Mahkeme, mirasbırakanın yaptığı tasarrufları değerlendirir ve saklı payı aşan kısmın iptaline karar verebilir. Ancak vasiyetnamenin tamamı değil, sadece saklı payı aşan kısımlar tenkis edilir, geri kalan kısım geçerli kalır.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Mirastan mal kaçırma davalarını saklı paylı mirasçılar açabilir. Saklı paylı mirasçılar arasında eş, çocuklar ve bazı hallerde anne-baba yer alır. Bu kişiler, haklarının ihlal edilmesi durumunda tapu iptali ve tescil davası ya da vasiyetnamenin iptali davası açabilirler (TMK m. 506).

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDİR?

Mirastan mal kaçırma davalarında zamanaşımı süresi, mirasın açılmasından itibaren 10 yıldır (TMK m. 713). Ancak vasiyetname iptali davalarında süre, vasiyetin açılmasından itibaren 1 yıl olarak belirlenmiştir (TMK m. 559). Mirasçılar bu süreleri takip ederek dava açmalıdırlar.

VASİYETNAME İPTAL EDİLEBİLİR Mİ? VASİYETNAMENİN İPTALİ DAVASI NEDİR?

 

Vasiyetname, mirasbırakanın ölümünden sonra malvarlığıyla ilgili yaptığı ölüme bağlı tasarruflardan biridir. Ancak, vasiyetname bazı hallerde iptal edilebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 557. maddesine göre, vasiyetnamenin iptali için şekil noksanlıkları, mirasbırakanın ayırt etme gücünden yoksun olması, vasiyetnamenin zorla veya hileyle düzenlenmesi gibi sebepler bulunabilir. Eğer vasiyetname, gerekli şekil şartlarına uymuyorsa (örneğin, el yazılı vasiyetnamenin baştan sona mirasbırakanın kendi el yazısıyla yazılmamış olması gibi) veya mirasbırakanın iradesi sakatlanmışsa, iptal davası açılabilir. Ayrıca, vasiyetname yapılırken mirasbırakanın yanılgıya düşmesi veya tehdit altında olması da iptale neden olabilir.

Vasiyetname iptal davası, mirasbırakanın ölümünden sonra, mirasçılar ya da vasiyetle ilgili menfaati zedelenen kişiler tarafından açılır. TMK m. 558’e göre, bu dava, vasiyetin açılmasından itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Dava sonucunda, mahkeme, vasiyetnamenin tamamını veya bir kısmını iptal edebilir. İptal davası, vasiyetnamenin geçerliliğini doğrudan etkiler ve iptal edilen kısımlar miras hukukuna göre yeniden düzenlenir. Tenkis davasından farklı olarak, vasiyetnamenin saklı paya zarar verip vermediği değil, vasiyetnamenin düzenlenme şekli ve mirasbırakanın irade durumu sorgulanır.

 

Diğer yazılarımıza ulaşmak için tıklayınız.

 

The post MİRASTAN MAL KAÇIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
YASA DIŞI BAHİS OYNAMAK SUÇ MUDUR? https://www.selcukluhukuk.com/yasa-disi-bahis-oynamak-suc-mudur/ Tue, 10 Sep 2024 03:34:01 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2681 1- YASA DIŞI BAHİS NEDİR ? Yasa dışı bahis oynamak suç mudur sorusuna cevap verebilmek için öncelikle yasa dışı bahsin tanımının yapılması gereklidir. Yasa dışı bahis, yetkili makamlar tarafından lisanslanmamış ve denetlenmeyen bahis faaliyetleridir. Bu tür bahisler, genellikle internet üzerinden yapılır ve resmi düzenlemelere uygun olmayan yollarla yürütülür. Yasa dışı bahis siteleri veya organizasyonları, devletin [...]

The post YASA DIŞI BAHİS OYNAMAK SUÇ MUDUR? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

1- YASA DIŞI BAHİS NEDİR ?

Yasa dışı bahis oynamak suç mudur sorusuna cevap verebilmek için öncelikle yasa dışı bahsin tanımının yapılması gereklidir. Yasa dışı bahis, yetkili makamlar tarafından lisanslanmamış ve denetlenmeyen bahis faaliyetleridir. Bu tür bahisler, genellikle internet üzerinden yapılır ve resmi düzenlemelere uygun olmayan yollarla yürütülür.

Yasa dışı bahis siteleri veya organizasyonları, devletin denetim ve kontrol mekanizmalarına tabi olmadığından, kullanıcıların güvenliği ve hakları korunmaz. Kazançları üzerinden vergi ödemezler, bu da devletin vergi kaybına neden olur.

Yasa dışı bahislere katılmak veya bu tür faaliyetleri yürütmek, birçok ülkede ağır yasal yaptırımlara tabidir. Türkiye’de de yasa dışı bahis faaliyetlerine katılanlar veya bu faaliyetleri organize edenler hakkında ciddi cezalar uygulanır.

Yasa dışı bahisten kaçınmak için, bahis ve kumar faaliyetlerini yalnızca resmi ve lisanslı platformlar üzerinden yürütmek önemlidir. Türkiye’de bu konuda yetkili kurum Spor Toto Teşkilat Başkanlığı’dır ve yalnızca onun denetimindeki siteler üzerinden yasal bahis oynanabilir.

2- YASA DIŞI BAHİS OYNAMAK SUÇ MUDUR?

Teknik olarak yasadışı bahis oynamak suç değildir. Ancak Yasa dışı bahis oynamak kabahat cezasını gerektiren bir eylemdir. 7258 sayılı kanun md. 5/1-d hükmü gereği Yasadışı bahis oynayan kişiler, idari para cezasına çarptırılır.

3- YASA DIŞI BAHİS OYNAMAK SUÇU VE CEZASI NEDİR ?

Yukarıda açıkladığımız üzere yasa dışı bahis oynamak bir suç olmasa da eylem kabahat olarak nitelendirilmektedir. Kabahatler de suçlar gibi yaptırıma tabi tutulmuştur.

7258 sayılı kanun md. 5/1-d hükmü gereğince yasa dışı bahis oynamada 2024 yılı için belirlenen para cezası 57.142 – 228.657 TL arasındadır. Bu nedenle yasa dışı bahis oynadığı tespit edilenler için 57.142 – 228.657 TL arasında idari para cezası kesilebilecektir.

4- YASA DIŞI BAHİS OYNATMAK SUÇ MUDUR?

Evet, yasa dışı bahis oynatmak suçtur. Bu suç, 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Müşterek Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiş olup kanunun 5. Maddesine göre ;

Kanunun verdiği yetkiye dayalı olmaksızın;

  1. a) Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis veya şans oyunlarını oynatanlar ya da oynanmasına yer veya imkân sağlayanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
  2. b) Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarının internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak Türkiye’den oynanmasına imkân sağlayan kişiler, dört yıldan altı yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
  3. c) Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarıyla bağlantılı olarak para nakline aracılık eden kişiler, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.

ç) Kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.

Denilmektedir.

5- KUMAR NEDİR?

Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 228 gereğince  kumar, kazanç elde etme amacıyla oynanan ve kazancın tamamen şansa bağlı olduğu oyunlar olarak tanımlanır. Bu tanım, bahis ve şans oyunlarını da kapsar.

 6- KUMAR OYNAMAK SUÇ MU?

Kumar oynamak ceza kanunlarımızda suç olarak düzenlenmemiş, Kabahatler Kanunu’na göre kabahat olarak tanımlanmıştır.

Kumar oynayan kişiler, Kabahatler Kanunu uyarınca idari para cezası ile cezalandırılır. Bu ceza, kolluk kuvvetleri ( Jandarma Polis vb.) tarafından uygulanır. 2024 yılı için İdari para cezasının miktarı, 6.425-TL’dir.

7- KUMAR OYNATMAK SUÇ MU ?

Evet. TCK Madde 228 uyarınca, kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişiler, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılırlar. Ayrıca, bu faaliyetler nedeniyle elde edilen gelirlerin müsaderesine (el konulması) karar verilir.

8- KUMAR OYNAMA NEDENİYLE MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI VERİLİR Mİ ?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinde kumar oynama veya illegal bahis oynama ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemiştir. Ancak 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun, emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatları personelinin disiplin ihlallerini ve bu ihlallere uygulanacak cezaları düzenlemektedir. Bu kanun kapsamında kumar ve yasa dışı bahis ile ilgili özel hükümler bulunmaktadır.

Bu kanuna göre kumar oynayan veya oynatan personel için meslekten çıkarma cezası öngörülmüştür. Bu ceza, personelin emniyet, jandarma veya sahil güvenlik teşkilatlarında bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasını kapsamaktadır.

Yasa dışı bahis oynayan personel ise 20 ay uzun süreli kıdem durdurma cezası ile cezalandırılmaktadır. Bu ceza, personelin bulunduğu kademede ilerlemesinin 20 ay süre ile durdurulması anlamına gelmektedir.

Bir devlet memurunun yasa dışı bahis veya kumar oynadığının çalıştığı kurum tarafından tespit edilmesi halinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125.maddesinde Uyarma cezası başlığı altında düzenlenen “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” ile Kınama cezası başlığı altında düzenlenen “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” eylemlerinden ötürü disiplin cezası verilebilir.

9- YASA DIŞI BAHİS OYNAMANIN MEMURİYETE ETKİSİ

Yasa dışı bahis oynamanın sadece kabahat cezasını gerektirdiği ve bu kabahatin de cezasının idari para cezası olduğundan yukarıda bahsedilmiştir. Bu düzenlemeye göre yasa dışı bahis oynamanın memuriyete herhangi bir etkisinin olmayacağı söylenebilecektir.

Ancak Devlet Memurları Kanunu’na göre  ;

Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)111 zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olanlar devlet memuru olma şartını sağlayamayacaktır.

Buna göre ;

– Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis veya şans oyunlarını oynatanlar ya da oynanmasına yer veya imkân sağlama,

– Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarının internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak Türkiye’den oynanmasına imkân sağlama,

– Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarıyla bağlantılı olarak para nakline aracılık etme,

– Kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etme,

Suçlarından 1 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alınması halinde devlet memuru olma şartı kaybedilecektir. Bu yüzden devlet memuru olunamayacaktır.

 10 – YASA DIŞI BAHİS OYNADIM CEZA GELİR Mİ ?

Yasa dışı bahis oynama eylemi kanunlarımızda suç olarak değil kabahat olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle bir kişinin yasa dışı bahis oynadığının tespit edilmesi halinde idari yaptırım uygulanacak, idari para cezası kesilecektir. 2024 yılı itibariyle yasa dışı bahis oynadığı tespit edilen kişilere  57.142 – 228.657 TL arasında idari para cezası kesilebilecektir. Bu cezalara karşı şartların varlığı halinde iptal davası açılabilir.

The post YASA DIŞI BAHİS OYNAMAK SUÇ MUDUR? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
TRAFİK CEZASINA İTİRAZ https://www.selcukluhukuk.com/trafik-cezasina-itiraz/ Sun, 11 Aug 2024 11:57:53 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2673 TRAFİK CEZASINA İTİRAZ Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.     1- TRAFİK CEZASI NEDİR? Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, [...]

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
TRAFİK CEZASINA İTİRAZ

Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.

 

 

1- TRAFİK CEZASI NEDİR?

Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, yolculara veya yayalara uygulanan bir para cezasıdır. Bu cezalar, trafik güvenliğini sağlamak, sürücüleri kurallara uymaya teşvik etmek ve trafik düzenini korumak amacıyla uygulanır.

Trafik Cezası Neden Kesilir?

  • Hız sınırını aşma: Belirlenen hız limitinin üzerinde seyretmek.
  • Kırmızı ışıkta geçme: Kırmızı ışığın yandığı halde geçmek.
  • Dur ikaz levhasını görmezden gelme: Dur işaretini görmezden gelmek.
  • Emniyet kemeri takmama: Araçta emniyet kemeri takmamak.
  • Alkollü araç kullanma: Alkollü iken araç kullanmak.
  • Cep telefonu kullanma: Araç kullanırken cep telefonu ile konuşmak veya mesaj yazmak.
  • Yasak yerlerde park etme: Park yasağı olan yerlere araç park etmek.
  • Trafik levhalarına uymama: Diğer birçok trafik kuralını ihlal etmek.

2- 2024 YILI TRAFİK CEZALARI LİSTESİ

Alkollü araç kullanma cezası (ilk yakalanma) 6.439 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 8.075 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 12.977 TL
Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla testi kabul etmemek 18.452 TL
Aracı plakasız kullanma 10.917 TL
Çakar ya da siren kullanma cezası 6.439 TL
Drift atma cezası 32.233 TL
Engelli için ayrılan yere park etme cezası 1.380 TL
Ehliyetsiz araç kullanma cezası 12.977 TL
Emniyet kemeri takmama cezası 690 TL
Emniyet şeridini ihlal etme cezası 6.439 TL
Hız sınırını %10-30 oranlarına kadar aşma 1.506 TL
Hız sınırını %30-%50’ye kadar aşma 3.135 TL
Hız sınırını %50 oranından fazla aşma 6.439 TL
Kırmızı ışıkta geçme cezası 1.506 TL
Muayenesiz araçla trafiğe çıkma 1.506 TL
Plakanın okunurluğunu engelleyecek değişiklikler 2.647 TL
Seyir halinde cep telefonu kullanma 1.506 TL
Sahte plaka kullanma cezası 32.170 TL
Şerit izleme-değiştirme kurallarına uymama 1.506 TL
Takip mesafesine uymama cezası 690 TL
Trafik sigortası olmadan trafiğe çıkma cezası 690 TL
Uyuşturucu madde etkisindeyken araç kullanma cezası 33.240 TL
Yasak yerde sollama yapma cezası 1.506 TL
Yayalara geçiş hakkı vermemek 690 TL

3- TRAFİK CEZASI ÖDEME SÜRESİ 2024

Ödeme derhal yapılmadığı takdirde para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir.

4- TRAFİK CEZASINI ÖDENMEZSE NE OLUR ?

Trafik cezaları ödenmezse icra yolu ile tahsil edilir. Bu durumda icra masraflarını da ödemek durumunda kalabilirsiniz.

5- TRAFİK CEZASI FAİZİ NE KADAR ?

Trafik cezaları 1 aylık süre içinde ödenmezse aylık %5 faiz uygulanır. Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez. Süresinde ödenmeyen para cezaları için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır.

6- TRAFİK CEZASI NEREYE ÖDENİR?

Anlaşmalı banka şubelerinin veznelerinden, mobil bankacılık uygulamalarından, internet bankacılığından yararlanarak ya da  e-Devlet ve İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden trafik cezası ödeme işlemini yapabilirsiniz.

7- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ NEREYE YAPILIR?

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

8- – TRAFİK CEZASINA İTİRAZ ÜCRETİ NE KADARDIR ?

Trafik cezasına itiraz edilmesi halinde herhangi bir başvuru ücreti veya harç ödenmemektedir. Diğer bir  ifadeyle trafik cezasına itiraz herhangi bir ücrete tabi değildir.

9- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ SÜRESİ

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

10-  TRAFİK CEZASI İNDİRİMLİ ÖDEME SÜRESİ KAÇ GÜNDÜR?

Trafik idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi halinde; cezadan %25 oranında indirim yapılır.

11- TRAFİK CEZASINI TAKSİTLİ ÖDEYEBİLİR MİYİM ?

Hakkında trafik cezası kesilen kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması ve 1 (bir) ay içerisinde ilgili vergi dairesine müracaat etmesi halinde, vergi dairesince ilk taksiti peşin, kalan üç taksiti de bir yıl içinde ve dört eşit taksitte ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi durumunda, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.

12- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ DİLEKÇESİ

Trafik cezasına itiraz dilekçesi, aşağıdaki örnek dilekçeden yola çıkılarak yazılabilir. Her trafik cezasına itiraz hükümleri farklı olduğundan farklı maddelere göre itiraz gerekçeleri yazılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Hak kaybı yaşamamak adına hukuki destek almanız tavsiye edilmektedir.

 

 

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
KİRACININ TAHLİYESİ https://www.selcukluhukuk.com/kiracinin-tahliyesi/ Mon, 05 Aug 2024 10:14:04 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2665 1.      Kiracının Tahliyesi Nasıl Yapılır? Kiracının tahliyesi, kiracının kiralanan tarafından, kendisine kullanmak ve yararlanmak maksadıyla zilyetliği devredilmiş olan eşyayı artık kullanamamasını ve bu eşyadan yararlanamamasını ifade eder. Taşınmazlar bakımından, kiracının taşınmazdan çıkarılması tahliye anlamına gelir. Kiracının tahliyesi, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, kiralayanın açacağı bir dava ile olacaktır. 2.      Kira Sözleşmesi Nedir? Kira [...]

The post KİRACININ TAHLİYESİ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

1.      Kiracının Tahliyesi Nasıl Yapılır?

Kiracının tahliyesi, kiracının kiralanan tarafından, kendisine kullanmak ve yararlanmak maksadıyla zilyetliği devredilmiş olan eşyayı artık kullanamamasını ve bu eşyadan yararlanamamasını ifade eder. Taşınmazlar bakımından, kiracının taşınmazdan çıkarılması tahliye anlamına gelir.

Kiracının tahliyesi, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, kiralayanın açacağı bir dava ile olacaktır.

2.      Kira Sözleşmesi Nedir?

Kira sözleşmesi, iki taraflı bir sözleşmedir. Sözleşmenin bir tarafında kiraya veren vardır. Diğer tarafında ise kiracı vardır. Kiraya veren, bir kiralananı, sözleşmede öngörülen süre içerisinde kullanıma hazır bir şekilde tutmayı ve kiracının kullanımına sunmayı taahhüt eder. Kiracı ise bunun karşılığında sözleşme ile öngörülen bedeli kiralayana ödemeyi taahhüt eder. Ayrıca kiracı, kiralanana dürüstlük kuralı çerçevesinde zarar verici eylemlerden kaçınmayı da yükümlenir.

3.      Kiracının Tahliye Nedenleri Nelerdir?

Kira sözleşmesinin sona ermesinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

        i.            Kiracı Bildirimde Bulunabilir.

TBK md. 347 uyarınca kiracı, kira sözleşmesinin sona ermesi tarihinden en az 15 gün evvel bildirimde bulunarak kira sözleşmesini sona erdirebilir.

      ii.            Kiraya Veren Bildirimde Bulunabilir.

TBK md 347’ye göre, Kiraya verenin bildirimde bulunabilmesi için, on yıllık uzama süresinin geçmesi ve uzama yılının bitiminden en az 3 ay evvel bildirimde bulunulması gerekmektedir.

(Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/on-yillik-kiracinin-tahliyesi/ )

    iii.            Yazılı Tahliye Taahhüdüne Dayalı Olarak Kira Sözleşmesinin sona ermesi

Kiracının kiralayana yönelik olarak belirli bir tarihte kiralananı tahliye etmeyi taahhüt edebilir. TBK md. 352’ye göre kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.

(Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/tahliye-taahhudu-ile-kiracinin-tahliyesi/)

    iv.            İki haklı ihtar Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

Bir kira dönemi içerisinde, kiralayan, kiracıya yönelik olarak, kiranın zamanında yatırılmadığı gerekçesi ile iki haklı ihtar çeker ise bu durum tahliye nedeni kabul edilir. Bunun için iki farklı tarihte ihtar çekilmesi, ihtarların farklı aylara ilişkin olması, ihtarın kiracıya tebliğ edildiği tarihte halen kiracının kira bedelini ödememiş olması gerekir (TBK md. 352). İhtar, yazılı şekil şartına bağlıdır. Buradaki yazılı şekil şartı geçerlilik koşuludur. İhtar, noter aracılığıyla yapılabileceği gibi, telgraf, mektup, elektronik imza veya ödeme emri ile yapılabilir165. Bununla birlikte ihtarda, ödenmeyen kira miktarları ile bunlara ilişkin ayların da gösterilmesi gerekir.

      v.         Kiracı Aleyhine İcra Takibi Başlatılması ve Ödeme Emrinin Tebliğinden İtibaren 7 Gün İçinde İtiraz Edilmemesi/30 Gün İçinde Borcun Ödenmemesi Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

Kiralayan, kira borcunun ödenmemesi nedeniyle kiracı aleyhine icra takibi başlatabilir. Bu icra takibine ilişkin ödeme emri kiralayana tebliğ edildikten sonra kiracı, bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz eder ise takip duracaktır. Eğer kiracı, 7 gün içinde borca itiraz etmez ve 30 gün içinde de borcunu ödemez ise bu durumda kiralayan kiracı aleyhine tahliye davası açabilir.

İİK md. 269/a’ya göre, borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince kiracının tahliyesine karar verilir.

 

    vi.            Kiracının veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Aynı ilçe veya Belediye Sınırları İçerisinde Oturmaya Elverişli Bir Konutunun Olması

TBK md. 352/3’e göre, kiralayan açısından bu gerekçenin tahliye sebebi sayılabilmesi için, kiralayanın kira sözleşmesinin yapıldığı sırada bunu bilmiyor olması gerekmektedir. Bu durumda, sözleşmenin bitiminden itibaren bir ay içinde tahliye davası açılabilir. Bunun için şu şartların sağlanması gerekir:

  • Kiracının veya eşinin aynı ilçe veya belediyede konutu olması: Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin, kira sözleşmesinin kurulduğu tarihte, söz konusu ilçe veya belediye sınırları içerisinde oturmaya elverişli bir konutu olmalıdır.
  • Kiraya verenin konuttan haberdar olmaması: Kiraya veren, kira sözleşmesini imzalarken kiracının veya eşinin bu konuta sahip olduğundan haberdar olmamalıdır.
  • Sözleşmenin feshi: Kiraya veren, kira sözleşmesini fesih etmek için dava açmalıdır. Dava, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde açılmalıdır.

  vii.            İhtiyaç Nedeniyle Tahliye

Kiraya veren, kendisi, eşi, alt ve üstsoyu ile kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananı kullanma zorunluluğu varsa, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda; belirsiz süreli sözleşmelerde ise kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı tahliye davası ile kira sözleşmesini sona erdirebilir.

Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/)

viii.            Yeniden İnşa ve İmar

TBK md. 350/2 uyarınca, kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise kiralayan tahliye davası açabilir. Bunun için de kira sözleşmesinin sona ermesinden en az üç ay evvel ihtar çekmeli ve kira dönemini sona ermesinden itibaren bir ay içinde tahliye davası açmalıdır. Bunun için şu şartların sağlanması gerekir:

  • Yeniden inşa veya imar gerekliliği: Kiralananın durumu, yasal mevzuata veya teknik şartlara uygun olmadığı için yeniden inşa edilmesi veya imar planına uygun hale getirilmesi gerekli olmalıdır.
  • Esaslı onarım, genişletme veya değiştirme: Yapılacak işlemler basit tadilatlar değil, kiralananın esaslı bir şekilde onarılması, genişletilmesi veya değiştirilmesi gerekli olmalıdır.
  • Kullanım imkansızlığı: Kiralananın yeniden inşa veya imar işlemleri sırasında kullanımı imkansız hale gelmelidir.

Bu şartlar sağlanırsa, kiraya veren dava açarak kira sözleşmesini sona erdirebilir ve kiracının taşınmazı tahliye etmesini isteyebilir.

4.      Kiracının Tahliyesi Hangi Şartlarda Yapılır?

Bu konuda en hızlı çözüm kiracının kiralayana vermiş olduğu bir yazılı tahliye taahhütnamesidir. Tahliye taahhütnamesi, kiracının belirli bir tarihte kiraladığı taşınmazı boşaltacağına dair yazılı olarak verdiği beyannamedir. Bu belge, kiraya verene, kiracı taahhüt ettiği tarihte taşınmazı boşaltmazsa, kiracının tahliyesi için kira sözleşmesini feshetme ve tahliye davası açma hakkı verir.

Tahliye Taahhütnamesinin Geçerlilik Şartları:

  • Yazılı Olması: Tahliye taahhütnamesi mutlaka yazılı olmalıdır. Sözlü olarak verilen taahhütnameler geçersizdir.
  • Kira Sözleşmesinden Sonra Düzenlenmesi: Tahliye taahhütnamesi, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra düzenlenmelidir. Aynı gün veya öncesinde alınan taahhütnameler geçersizdir.
  • Belirli Bir Tarih Öngörülmesi: Tahliye taahhütnamesinde, kiracının taşınmazı boşaltacağı tarih açıkça belirtilmelidir.
  • Tarafların İmzaları: Tahliye taahhütnamesi, kiracı ve kiraya veren tarafından imzalanmalıdır.

Kiracı, tahliye taahhütnamesi imzalamak zorunda değildir. Ancak, imzalamışsa, taahhüt ettiği tarihte taşınmazı boşaltmalıdır. Kiracı, tahliye taahhütnamesindeki tarihi sonradan değiştiremez. Tahliye taahhütnamesi, kira sözleşmesini feshetmenin tek yolu değildir. Kiraya veren, yasal yollardan da kira sözleşmesini feshedebilir.

5.      İki Haklı İhtar ve Kiracının Tahliyesi Nedir?

6570 sayılı Kanun’un 7/e maddesinde düzenlenen iki haklı ihtar uygulaması, uzun süreli kira sözleşmelerinde kötü niyetli kiracılar karşısında kiraya vereni yeterince koruyamamıştır. Bu sorunu çözmek için kanun koyucu, kiracının kira bedelini geciktirmeyi alışkanlık haline getirdiği durumlarda kiraya verene bazı haklar tanıyan bir düzenleme getirmiştir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 352/2 maddesine göre;

  • Bir yıllık veya daha kısa süreli kira sözleşmelerinde: Kiracı, kira süresi içinde;
  • Bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde: Bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde; kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarname gönderilmesine sebep olursa, kiraya veren kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.

İki haklı ihtar için dikkat edilmesi gerekenler:

  • İki ihtarın bir kira yılı içinde iki farklı aya ilişkin olması gerekir.
  • Aynı aya ait farklı tarihlerde ihtarname gönderilse bile iki haklı ihtar koşulu oluşmaz.
  • Kira parasının ödenmesine ilişkin yıllık ödeme planı yapılması da iki ihtar şartını ortadan kaldırmaz.
  • İhtarın haklı olabilmesi için, kira bedelini ödeme borcunun muaccel olması gerekir. Muaccelliyetten önce gönderilen ihtar geçerli sayılmaz.
  • İhtarın yazılı olması zorunludur. Noter aracılığıyla, telgraf, mektup, elektronik imza veya ödeme emri ile yapılabilir.
  • İhtarda, ödenmeyen kira miktarları ile bunlara ilişkin aylar da gösterilmelidir.

İki haklı ihtara dayalı olarak kira sözleşmesinin sona erdirilmesi için tahliye davası açılması gerekir. Kiraya veren, bir ay içinde tahliye davası açmalıdır. Bu bir aylık süre, bir yıllık ve daha kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresinin bitiminden itibaren; bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise ihtarın yapıldığı kira yılının veya kalan yılın bitiminden başlar.

Dava sonucunda tahliye kararı verilmesi ile birlikte kira sözleşmesi sona erer. Bu mahkeme kararı, taraflar arasındaki kira ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle bozucu yenilik doğuran bir karardır.

  • Uzun süreli kira sözleşmelerinde kiracıların kira bedelini geciktirmelerine karşı kiraya vereni korumak için iki haklı ihtar uygulaması getirilmiştir.
  • İki haklı ihtar için gerekli şartlar sağlanırsa, kiraya veren bir ay içinde tahliye davası açarak kira sözleşmesini sona erdirebilir.
  • Dava sonucunda tahliye kararı verilmesi halinde kiracı taşınmak zorundadır.

6.      Gereksinim Nedeniyle Tahliye Nedir ve Şartları Nelerdir?

Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi, kiraya verenin hangi durumlarda ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceğini düzenler. Buna göre şu kişilerin ihtiyacı nedeniyle tahliye davası açılabilir:

  • Kiraya veren kendisi
  • Eşi
  • Altsoyu (çocukları, torunları)
  • Üstsoyu (anne ve babası, dedesi ve ninesi)
  • Kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler (bazı durumlarda kardeşler)

Konuttan başka, işyeri ihtiyacı da olabilir:

  • Kiraya verenin başka bir işi olmaması ve geçimini temin için iş kuracak olması
  • Kiraya verenin başka bir işyerinde kiracı olması ve tahliye tehdidi altında olması
  • Kiraya verenin işlerini genişletmeyi amaçlaması
  • Kiralayan yurt dışında olsa bile, yurda kesin dönüş yaparak bu işyerini işletmek istemesi

Konut ihtiyacı:

  • Kiralayanın kendisinin oturmak istemesi
  • Kiralayanın kirada oturması, lojmanda oturması, anne ve babasıyla oturması,
  • Kiraya verenin eşinin konut ihtiyacı
  • Kiraya verenin çocuğunun evlenecek olması,
  • Kiraya verenin çocuğunun ergin olması
  • Kiralayanın evinin bulunduğu şehirde eğitimine devam edecek olması
  • Kiralayanın anne ve babasının sağlık hizmetlerinden uzun süreli yararlanmak için kiralanan evin bulunduğu şehirde yaşaması gerekliliği
  • Kiralayanın kardeşinin kendi geçimini sağlayamıyor olması ve konut ihtiyacının bulunması

Belirli süreli kira sözleşmelerinde, sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir ay içinde, belirsiz süreli kira sözleşmelerinde dava açılabilir. Yeni malik dava açacak ise: taşınmazı devraldıktan sonraki bir ay içinde bu dava açılabilir.

Belirli süreli kira sözleşmelerinde ihtar şartı aranmaz. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde üç ay evvelinden ihtarnamenin kiracıya gönderilmesi gerekir. Yeni malik dava açacak ise taşınmazı devraldıktan sonraki bir ay içinde ihtar göndermelidir.

 

The post KİRACININ TAHLİYESİ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? https://www.selcukluhukuk.com/arac-aldim-pert-cikti-ne-yapabilirim/ Thu, 25 Jul 2024 13:29:52 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2659 1- ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? Satıcı tarafından ayıpsız veya hasarsız olduğu belirtilerek tarafınıza satılmış olan aracın satın alma işlemi sonrasında ağır hasarlı, hasarlı olduğu ortaya çıkarsa ” araç aldım pert çıktı ne yapabilrim ? ” sorusuna Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda bulunan düzenlemeler uyarınca yasal haklarınızı kullanabilirsiniz şeklinde cevap verilebilir. [...]

The post ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

1- ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM?

Satıcı tarafından ayıpsız veya hasarsız olduğu belirtilerek tarafınıza satılmış olan aracın satın alma işlemi sonrasında ağır hasarlı, hasarlı olduğu ortaya çıkarsa ” araç aldım pert çıktı ne yapabilrim ? ” sorusuna Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda bulunan düzenlemeler uyarınca yasal haklarınızı kullanabilirsiniz şeklinde cevap verilebilir. Yasal düzenlemeler doğrultusunda seçimlik haklarınızı kullanarak ücretsiz onarım, bedel indirimi veya sözleşmeden dönme gibi haklarınızı kullanabilirsiniz. Bu yasal haklarınızı bilmek ve doğru adımları atmak, mağduriyetinizi en aza indirecek ve olası kayıplarınızı minimize edecektir. Ayrıca, haklarınızı kullanmak için öncelikle satıcıyla iletişime geçip durumu yazılı olarak bildirmeniz ve gerektiğinde tüketici mahkemelerine başvurmanız faydalı olacaktır. Bu süreçte hukuki destek almak da önemli bir adımdır, böylece yasal prosedürler ve haklarınız konusunda daha bilinçli hareket edebilirsiniz.

2- ALDIĞIM ARAÇ HASARLI ÇIKTI NE YAPABİLİRİM?

Aldığınız aracın hasarlı çıkması durumunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun size çeşitli haklar tanımaktadır. Bu kanun, tüketicilerin korunması amacıyla birçok düzenleme içermektedir. Kanunun 8. maddesine göre, bir malın ayıplı mal olarak kabul edilmesi için tüketiciye teslim anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması veya objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması gerekmektedir. Aracın ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda belirtilen özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımaması, satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemelere aykırı olması durumunda da ayıplı olarak kabul edilir.

Kanunun 11. maddesi, ayıplı mal durumunda tüketicilere dört seçimlik hak tanımaktadır:

– Sözleşmeden Dönme: Aracı iade ederek ödediğiniz bedeli geri alma hakkına sahipsiniz.

– Fiyat İndirimi Talep Etme: Aracı alıkoyup, ayıp oranında bedelden indirim isteyebilirsiniz.

– Ücretsiz Onarım: Aracın tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere ücretsiz onarımını talep edebilirsiniz.

– Ayıpsız Misli ile Değiştirme: Mümkünse aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteyebilirsiniz.

Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ayrıca, 9. maddeye göre satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür ve malın ayıplı olmadığını ispatlamak satıcının sorumluluğundadır. Bu yasal düzenlemeler sayesinde tüketiciler, haklarını etkin bir şekilde kullanarak mağduriyetlerini giderebilirler. Dolayısıyla, aracınızın hasarlı çıkması durumunda yukarıda belirtilen haklarınızı kullanabilir ve gerekirse hukuki yollarla bu haklarınızı arayabilirsiniz.

3- İKİNCİ EL ARAÇ SATIŞINDA SATICININ SORUMLULUĞU

İkinci el araç satışında satıcının sorumluluğu, aracın ayıplı olup olmadığı ve bu ayıbın gizlenip gizlenmediğine bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, satıcı, alıcıya ayıplı mal satmaktan kaçınmak zorundadır. Ayıplı araç satışında alıcının sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme gibi hakları bulunmaktadır. Satıcı bu talepleri yerine getirmekle yükümlüdür ve doğru bilgi vermezse sorumlu tutulur. Bu yasal haklar, satıcıya karşı doğrudan kullanılabilir ve alıcılar mağduriyetlerini giderebilir. Satıcılar, dürüst ve açık bilgi vererek bu tür durumlarla karşılaşmaktan kaçınmalıdır. Ayıplı mal satışında tüketicilerin haklarının korunması, güvenli bir alışveriş ortamı sağlanması için büyük önem taşır. Bu nedenle, ikinci el araç alım satımında hem alıcıların hem de satıcıların yasal yükümlülüklerini bilmesi gerekmektedir.

4- AYIPLI İKİNCİ EL ARAÇ ALAN KİŞİNİN HAKLARI

Ayıplı ikinci el araç alan kişinin hakları, çeşitli yasalarla korunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, alıcı, ayıplı mal durumunda sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir. Satıcı, bu talepleri yerine getirmekle yükümlüdür. Alıcı, ayıbı satış sırasında fark edemeyecek durumda ise, bu haklarını kullanabilir. Satıcı, ayıbı gizlediyse veya aracın durumu hakkında eksik bilgi verdiyse, sorumluluk altındadır. Yasal süreç başlatmak isteyen alıcılar, tüketici mahkemelerine başvurabilir ve tazminat talep edebilir. Bu haklar, alıcıların mağduriyetlerini gidermeleri için önemli bir hukuki zemindir. Ayıplı mal durumunda alıcıların haklarının korunması ve bu hakların etkin bir şekilde kullanılması, adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Tüketicilerin haklarını bilmesi ve gerektiğinde bu haklarını arayabilmesi için bilinçli olmaları gerekmektedir.

5- ARAÇ GALERİDEN ALINMIŞSA KİM SORUMLU OLUR?

Galeriler, satış sözleşmesine uygun olarak aracı teslim etmekle yükümlüdür. Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir ve malın ayıplı olmadığını ispat yükümlülüğü satıcıya aittir. Ayrıca, galeri sahibinin ayıplı malın varlığından haberdar olmadığını ileri sürmesi, tüketicinin haklarını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, galeriden alınan aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketici kanun gereği yukarıda belirtilen haklarını kullanarak satıcıdan zararının giderilmesini talep edebilir. Tüketici, bu taleplerinin karşılanmaması durumunda Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesine başvurabilir. Galeriden alınan araçlarda yaşanan sorunların çözümü, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır ve tüketiciler bu haklarını etkin bir şekilde kullanarak mağduriyetlerini giderebilirler. Bu nedenle, galeriden araç alırken dikkatli olunmalı ve gerekirse hukuki danışmanlık alınmalıdır.

6- AYIPLI ARAÇ SATIŞINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?

Ayıplı araç satışlarında zaman aşımı süresi, aracın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıldır. Bu süre zarfında ortaya çıkan ayıplar için tüketici, satıcıdan haklarını talep edebilir. Ancak, ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmiş olması durumunda, zaman aşımı süresi uygulanmaz ve tüketici, her zaman haklarını arayabilir. Bu sürelerin bilinmesi ve hakların zamanında kullanılması, tüketicilerin mağduriyetlerini önlemek açısından önemlidir. Ayıplı mal durumunda zaman aşımı süreleri, tüketicilerin yasal haklarını koruma altına alır ve bu hakların etkin bir şekilde kullanılması, adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Tüketicilerin bu süreleri bilmesi ve gerektiğinde hukuki yollarla haklarını aramaları, mağduriyetlerinin giderilmesi açısından gereklidir.

7- AYIPLI ARAÇ ALINMIŞSA NE YAPILMALIDIR?

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, ayıplı araç satın alındığında tüketicinin çeşitli hakları bulunmaktadır. Aracın teslim anında kararlaştırılan örnek ya da modele uygun olmaması veya sahip olması gereken özellikleri taşımaması durumunda, tüketici sözleşmeden dönme, fiyat indirimi talep etme, ücretsiz onarım ve ayıpsız misli ile değiştirme haklarına sahiptir. Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür ve teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların var olduğunu ispatlamak zorundadır.

Haklarınızı kullanabilmek için öncelikle satıcıya yazılı olarak başvurmalı, reddedilirse Tüketici Hakem Heyetleri veya Tüketici Mahkemelerine başvurmalısınız. Bu süreçte hukuki destek almak da önemlidir, böylece yasal prosedürler ve haklarınız konusunda daha bilinçli hareket edebilirsiniz. Satıcıya karşı yasal haklarınızı ararken, tüm belgeleri ve yazışmaları saklamak, olası hukuki süreçlerde delil olarak sunulabilmesi açısından önemlidir.

 

Büromuzun çalışma alanlarına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz. Değer kaybı konusundaki diğer yazımızı incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

The post ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
On Yıllık Kiracının Tahliyesi https://www.selcukluhukuk.com/on-yillik-kiracinin-tahliyesi/ Fri, 28 Jun 2024 07:40:17 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2652 Kirasını Düzenli Ödeyen Kiracı Bakımından 10 Yıllık Sürenin Anlamı On yıllık kiracının tahliyesi konusuyla ilgili öncelikle bazı genel kavramların bilinmesi gereklidir.  On yıllık kiracının tahliyesi için gerekli şartların neler olduğu bu yazımızın devamında açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak kira hukuku teknik bir konu olduğu için kira avukatından profesyonel destek alınmasını tavsiye ederiz. Bu açıklamayla birlikte on yıllık [...]

The post On Yıllık Kiracının Tahliyesi appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Kirasını Düzenli Ödeyen Kiracı Bakımından 10 Yıllık Sürenin Anlamı

On yıllık kiracının tahliyesi konusuyla ilgili öncelikle bazı genel kavramların bilinmesi gereklidir.  On yıllık kiracının tahliyesi için gerekli şartların neler olduğu bu yazımızın devamında açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak kira hukuku teknik bir konu olduğu için kira avukatından profesyonel destek alınmasını tavsiye ederiz. Bu açıklamayla birlikte on yıllık kiracının tahliyesi konusunu izah etmeye başlayabiliriz.

Türk Borçlar Kanunu md. 347, kira sözleşmesinin bildirim yoluyla sona ermesini düzenlemektedir. Hüküm şu şekildedir:

MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

Mevzuat hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere on yıllık uzama süresinin sona ermesi ile, kiraya veren, üç ay evvelinde bildirimde bulunmak şartıyla, kiracısını tahliye edebilir. Buna göre şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:

  1. Geçerli bir kira sözleşmesinin bulunması
  2. 10 yıllık uzama yılının geçmiş olması
  3. 3 ay evvelinden bildirimde bulunma

Kira Döneminin Sona Ermesinden 3 Ay Evvelinden Bildirim Yapılmalıdır.

10 yıllık süreye dayalı olarak bildirimde bulunmak isteyen kiraya veren, bu hakkını, ancak, mevcut kira sözleşmesinin bitmesinden en az 3 ay evvel yapabilir. Dolayısıyla, 1.1.2014 tarihinde taraflar arasında akdedilen bir kira sözleşmesi bakımından, kiraya verenin 10 yıllık süreye dayalı olarak, kiracısını tahliye edebilmesi için, en erken, 1.1.2026 tarihinde tahliye etmesi gerekmektedir. Bu durumda, bildirimin de 1.10.2025 tarihinden önceki bir tarihte yapılması gerekmektedir. Aksi halde, bildirim mevcut kira dönemi için değil, bir sonraki kira dönemi için geçerli olacaktır. Örneğin, 5.10.2025 tarihinde yapılan fesih bildirimi, 1.1.2026 için değil, 1.1.2027 için geçerli olacaktır.

Bildirim yazılı olmalıdır. TBK md. 348’e göre, “konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.”

Bildirimi Kim Yapar?

On yıllık kiracının tahliyesi için bildirim kiraya veren tarafından yapılır.

Kiralananın malikinin birden fazla olması durumunda, bir ortaklık söz konusudur. Bu ortaklık, ister elbirliği mülkiyet olsun ister paylı mülkiyet olsun, kiraya verenlerin fesih bildirimini birlikte yapmaları gerekmektedir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/4826 E. , 2017/13248 K. sayılı kararı).

Bildirim Kime Karşı Yapılır?

Bildirim kiracıya karşı yapılır.

On yıllık kiracının tahliyesi için kiracıların birden fazla olması durumunda kiraya veren, fesih bildirimini tüm kiracılara yazılı olarak yapmalıdır.

Kiralananın Aile Konutu Olması ya da Kiraya Verenin Kiralanana Gereksiniminin Olmaması Tahliyeyi Engeller Mi?

Kiralananın bir aile konutu olması durumunda, kiracı, eşinin rızası olmaksızın kiralananı tahliye edeceğine dair bir bildirimde bulunamaz. Bu durumda diğer eş, kiralananın bir aile konutu olduğunu bildirerek sözleşmenin tarafı haline gelir ve onun rızası olmaksızın tahliye taahhüdü geçerli olmaz. Buna karşın, 10 yıllık sürenin dolması nedeniyle tahliye talebi, kanuni bir haktır. Bu durumda kiralananın aile konutu olup olmaması ya da eşin rızasının bulunup bulunması aranmaz. Benzer şekilde, bu durumda kiraya veren, kiralanana bir ihtiyacı olduğunu ispatlamakla mükellef değildir. TBK md. 347/1’de, kiraya verenin herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebileceği düzenlenmektedir.

Gereksinim nedeniyle tahliyenin şartları farklı olup ilgili yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz:

Belirsiz Süreli Sözleşmeler Bakımından 10 Yıllık Süre

Belirsiz süreli kira sözleşmesi, kira sözleşmesinde sözleşmenin geçerlilik süresi ile ilgili herhangi bir belirlenim yapılmayan sözleşmelerdir. Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde, genelde, kira sözleşmeleri bir yıllık yapılır. Bu kira sözleşmesi belirli süreli sözleşmedir. Ancak, kira sözleşmesinin bitiminden itibaren kira ilişkisi sona ermez. Kira sözleşmesi, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, belirsiz kira sözleşmesine döner. Bu durumda, ilk bir yıl, 10 yıllık sürenin hesaplanmasında göz ardı edilir. Sonraki 10 uzama yılı hesaplanır. Zira TBK md. 347’de on yıllık uzama döneminden bahsedilmektedir. 10 yıllık uzama döneminin sona ermesinden itibaren yürürlükte bulunan kira döneminin bitiminden en az üç ay evvel fesih bildiriminde bulunulmalıdır.

Örneğin, Kiraya veren Sefa ve Kiracı Ahmet, 1.1.2014 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli bir kira sözleşmesi imzalamış olsun. Kiraya veren Sefa’nın Ahmet’i tahliye edebilmesi için şu tabloda yer alan süreleri takip etmesi gerekir:

Kira Dönemi Uzama Yılı
1.1.2014-1.1.2015 Kira Sözleşmesi Yılı
1.1.2015-1.1.2025 10 Yıllık Uzama Yılı
1.1.2025-1.1.2026 Fesih İstenebilecek Kira Dönemi

 

Buna göre Sefa, Ahmet’e kira sözleşmesini feshettiğini, 1.1.2025-1.1.2026 kira dönemi içinde bildirmelidir. Bunun için en geç, 1.10.2025 dönemi içinde bildirimde bulunmalıdır. 2.10.2025 tarihinde ve sonraki tarihlerde yapılacak bildirimde, fesih bildirimi ancak 1.1.2026-1.1.2027 kira dönemi için geçerli sayılır.

Bir Yılı Aşan Kira Sözleşmeleri Bakımından 10 Yıllık Süre

Genel olarak kira sözleşmeleri bir yıllık süre öngörülerek yapılmakta ise de, bilhassa işyeri kira sözleşmeleri bakımından daha uzun süreli kira sözleşmeleri yapılabilmektedir. Bu durumda dahi, TBK md. 347 hükmü gereğince, kira sözleşmesinde öngörülen süre değil, sonraki uzama yılı olarak kabul edilen 10 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir. Örneğin kiraya veren Sefa, 1.1.2004 yılında, (X) Firması ile, süresi 10 yıl olan bir kira sözleşmesi akdetmiş olsun. Bu durumda, on yıllık uzama süresine bağlı olarak yapılması gereken hesaplama şu şekildedir:

Kira Dönemi Uzama Durumu
1.1.2004-1.1.2014 Kira Sözleşmesi Süresi
1.1.2014-1.1.2024 10 Yıllık Uzama Yılı
1.1.2024-1.1.2025 Fesih İstenebilecek Kira Dönemi

 

Bu durumda Sefa’nın (X) Firması’nı, TBK md. 347’de yer alan on yıl kuralına istinaden tahliye edebilmesi için, 1.1.2024-1.1.2025 kira dönemi içerisinde ve en geç 1.10.2024 tarihinde, fesih bildiriminde bulunması gerekmektedir.

Benzer yönde Yargıtay Kararı için Bkz.

T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-1108 Karar:2018-6817 Karar Tarihi:20.06.2018

“Taraflar arasında imzalanan 01.04.2004 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi geçerli olup tarafları bağlar. Kira sözleşmesinde 10 yıl olarak kararlaştırılan sözleşme süresi 31.03.2014 tarihinde dolmuş olup, bu tarihten itibaren Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesinde belirlenen 10 yıllık uzama süresi işlemeye başlayacağından, 31.03.2024 tarihinden önce bildirim yoluyla taşınmazın tahliyesinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış ve davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararı kaldırılarak, sonuç itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.”

10 Yıllık Süre Dolmadan Yeni Kira Sözleşmesi Yapılmış İse Süre Nasıl Hesaplanır?

Kiraya veren Sefa ve kiracı Ahmet arasında 1.1.2014 tarihinde imzalanan bir yıl süreli kira sözleşmesi bakımından on yıllık süre yukarıda hesaplanmıştır. Buna göre 1.1.2025-1.1.2026 kira dönemi içerisinde fesih talep edilmelidir. Buna karşın, bu sürenin ortasında, Sefa ve Ahmet aynı taşınmaza ilişkin yeni bir kira sözleşmesi yapmış olabilir. Örneğin, 1.1.2020 kira başlangıç tarihli yeni bir kira sözleşmesi imzalanmış olabilir. Bu durumda 10 yıllık süre, yeni kira sözleşmesinden itibaren başlayacaktır. Yargıtay’a göre:

T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2017-17243 Karar:2018-5100 Karar Tarihi:14.05.2018

“Somut olayda; Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 31.12.2012 tarihinde yenilenmiş olması nedeniyle on yıllık sürenin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ve dava tarihine göre 10 yıllık uzama süresi dolmadığından tahliye koşullarının oluşmadığı anlaşılmış ise de; bu husus temyiz edenin sıfatına göre bozma sebebi sayılmamıştır. Hükmün onanması gerekmiştir.”

10 Yıllık Süreye Dayanılarak Tahliye Talebinde Bulunabilmek İçin Arabuluculuk Şart Mıdır?

Tahliye davası açılmadan önce tarafların zorunlu arabuluculuk sürecini tamamlamaları gerekir. Bu kural 6325 s. Kanun md. 18/2 ile düzenlenmektedir. Arabuluculuk sonucunda taraflar anlaşırsa bunun icra edilebilirliğine ilişkin olarak, arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nden icra edilebilirlik şerhi talep edebilirler.

10 Yıllık Süreye Dayanılarak Tahliye Davası Nerede Açılır?

HMK md. 4 uyarınca, kira uyuşmazlıklarına bakmakla görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

Arabuluculuk sürecinin “Anlaşamama” ile sonuçlanması durumunda dava açılması gerekir. 6100 sayılı HMK md. 4 uyarınca kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme olarak Sulh Hukuk Mahkemesi belirlenmiştir. Alt kira ilişkisinin olduğu davalarda da bu kural geçerlidir. Konut ve çatılı işyeri kiralarının sona ermesi bakımından getirilen kural kamu düzenine ilişkindir. Bu konuda taraflar tahkime başvuramazlar.

Dava, davalının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davalının yerleşim yeri yok ise, kiracının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yerde açılır (6100 s. HMK md. 6).

Eğer kiracı, memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir (6100 s. Kanun md. 8).

Son olarak, dava kira sözleşmesi nedeniyle açıldığından, kira ilişkisinde edimin ifa edildiği yer olan taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili olacaktır. Fakat bunun nedeni davanın taşınmaza ilişkin olması değil, sözleşme bağlamındaki edimin ifasının kira ilişkisi olması dolayısıyladır.

10 Yıllık Süreye Dayanılarak İcra Takibi Başlatılabilir mi?

10 Yıllık uzama süresinin dolduğundan bahisle kendiliğinden icra takibi başlatılamaz. Buna karşın, Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır ve burada bir tahliye kararı çıkar ise, bu kararın icrası için, ilamlı icra takibi yoluna başvurulabilir.

 

The post On Yıllık Kiracının Tahliyesi appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? https://www.selcukluhukuk.com/kiracinin-haklari-nelerdir/ Tue, 11 Jun 2024 08:05:20 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2643 KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?   Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse: Kiralananın Kullanımı Hakkı Kullanım [...]

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?

 

Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

  • Kiralananın Kullanımı Hakkı

Kullanım Amacı: Kiracı, kiralanan mülkü sözleşmede belirtilen amaç doğrultusunda kullanma hakkına sahiptir. Eğer sözleşmede kullanım amacı belirtilmemişse, mülk, amacına uygun olarak kullanılmalıdır (TBK m. 299).

Kullanım Süresi: Kiracı, kira süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Bu süre, kira sözleşmesinde belirtilen süreye göre değişir. Sözleşme süresi dolmadan kiracının tahliye edilmesi, ancak haklı nedenlerle mümkündür.

  • Tamir ve Bakım Hakkı

Normal Aşınma ve Yıpranma: Kiralanan mülkün normal kullanımı sırasında meydana gelen aşınma ve yıpranmalar için bakım ve onarım talebinde bulunma hakkı vardır (TBK m. 301). Kiracı, mülkün bu tür bakım ve onarımlarını kiraya verenden talep edebilir.

Acil Durumlar: Acil durumlarda kiracı, gerekli onarımların yapılmasını derhal talep edebilir. Eğer kiraya veren bu onarımları yapmazsa, kiracı onarımları kendisi yaptırarak masrafları kiraya verenden talep edebilir.

Ziyaret Hakkı: Kiraya verenin, kiralanan mülkü denetleme ve kontrol etme hakkı bulunmaktadır; ancak bu ziyaretler, kiracının özel yaşamına müdahale etmeyecek şekilde ve önceden haber verilerek yapılmalıdır.

  • Kira Artışının Yasa İle Sınırlı Olması

Kira Artış Oranı: Kira artışları yasal sınırlara tabidir. Türk Borçlar Kanunda düzenlenen artış sınırını veya sözleşmede belirtilen artış oranını geçemez. Sözleşmede belirtilen oran, kanunda belirtilen oranı aşmamalıdır.

  • Kiracının Sözleşme Süresince ve Sonrasındaki Hakları

Sözleşme Süresi: Kiracı, kira sözleşmesi süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Sözleşme süresi sonunda, kiracı, sözleşmeyi aynı şartlarda yenileyebilir veya feshedebilir (TBK m. 347).

Sözleşmenin Feshi: Kiracı, sözleşme süresi sonunda veya haklı sebeplerle sözleşmeyi feshedebilir. Fesih bildirimleri, genellikle yazılı olarak ve belirli bir süre önceden yapılmalıdır. Örneğin, 1 yıllık kira sözleşmesinde, kiracı sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmalıdır.

 

1 YILLIK KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? SÖZLEŞME SÜRESİ BİTİNCE EV SAHİBİ KİRACIYI ÇIKARABİLİR Mİ?

1 yıllık kiracılar, sözleşme süresi boyunca tüm kiracı haklarına sahiptir. Sözleşme sonunda, yukarıda belirtilen koşullara göre hakları devam eder.

1 yıllık kira sözleşmesi sonunda, kiracı kira sözleşmesini uzatmak istediğinde ve ev sahibi haklı bir neden göstermediğinde, kiracı çıkarılamaz. Kiracı, sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmazsa, sözleşme aynı şartlarla 1 yıl daha uzatılmış sayılır.

 

5 YILLIK KİRACININ HAKLARI

5 yıl süreyle kiracı olanlar, kira artışlarının yasal sınırlara uygun olmasını ve kiralanan mülkün bakımının ev sahibi tarafından yapılmasını talep edebilirler. Uzun süreli kiracılar, daha güçlü yasal korumaya sahiptir.

 

10 YILLIK KİRACININ HAKLARI

10 Yıllık Kiracılar: 10 yıllık kiracılar, eğer tek seferde 10 yıllık sözleşme imzalamışlarsa diğer kiracılara göre daha fazla koruma altındadır. Ev sahibi, kiracıyı ancak geçerli ve belgelenmiş bir sebep göstererek çıkarabilir. Süreye bağlı fesih süresi bu on yıldan sonra başlayacaktır. Yani ev sahibinin sadece süreye dayanarak başka sebep göstermeden fesih hakkını kullanabilmesi için kira sözleşmesinde belirtilen ilk 10 yılın dolması ve sonra da 10 uzama süresi daha geçmesi gerekir. Yani süreye bağlı fesih talebi ancak 10+10 yıl sonunda gündeme gelebilir.

 

EV SAHİBİ KAÇ YIL KİRACIYI ÇIKARAMAZ ?

 

Ev sahibi, haklı bir neden göstermeden ve yasalarla belirlenen sınırlar dışında, kiracıyı çıkaramaz. Kiracının yasal koruma süresi, belirli şartlar dışında, her yıl uzayan kira sözleşmeleri için geçerlidir. Ev sahibi kanunda sayılan tahliye nedenlerine haiz değilse ancak 10 yıllık uzama süresi sonunda sadece sürenin dolması nedeniyle gerekçe göstermeden kiracının tahliyesini isteyebilir.

 

EV SAHİBİ HANGİ DURUMLARDA KİRACIYI ÇIKARTAMAZ ?

 

Sözleşmeye uygun hareket eden, kira artışlarının sözleşme ve kanundaki sınırlara uygun olarak yapan ve kira bedelini düzenli ödeyen kiracıyı haklı neden olmaksızın keyfi olarak çıkartamaz. Mal sahibi uzun kira süresi içinde şartları varsa kira tespit davası açabilir.

Kira tespit davası konusundaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/kira-bedeli-tespit-davasi-nedir/

 

KİRASINI DÜZENLİ ÖDEYEN KİRACI ÇIKARTILABİLİR Mİ ?

 Kirasını düzenleyen kiracı normal şartlarda haklı sebep bulunmaksızın tahliye edilemez. Bu hususta her bir kira ilişkisinde şartları inceleyerek somut olayın durumuna göre hareket etmek gereklidir.

 

EV SAHİBİ EVİ SATARSA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Ev satıldığında, yeni malik eski kira sözleşmesinin tarafı olur ve hem kiracı hem de yeni malik açısından kira sözleşmesindeki şartlar aynen devam eder. Yeni malik 6 ay sonra kiracıyı tahliye etme hakkına sahiptir. Ancak bu durumda da geçerli bir sebep göstermelidir. Bu konudaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

 

https://www.selcukluhukuk.com/yeni-ev-aldim-kiraci-cikmiyor-ne-yapabilirim/

 

EV SAHİBİ BEN OTURACAĞIM DİYE KİRACIYI NE KADAR SÜREDE ÇIKARTABİLİR?

Ev sahibinin, kendisi veya birinci derece akrabaları için konuta ihtiyaç duyduğunu belirterek kiracıyı tahliye ettirmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Bu konuda yazılan yazımıza aşağıdaki linkten ulabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/

 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Kentsel Dönüşüm Çerçevesinde Kiracı Hakları: Kentsel dönüşüm kapsamında, kiracılara belirli haklar tanınır. Bu haklar arasında yeni konuta taşınma yardımı, kira yardımı ve belirli süreli tahliye süreleri bulunur. Bu süreçler, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir.

 

Kiracı hakları, Türk Borçlar Kanunu kapsamında detaylı olarak düzenlenmiştir. Kiracıların, bu haklarını bilerek hareket etmeleri, kiraya veren ile aralarındaki ilişkide daha güvenli ve adil bir ortam sağlar. Kiracılar ve kiraya verenler arasındaki anlaşmazlıklar, çoğu zaman hukuki danışmanlık alınarak çözülebilir. Bu nedenle, kira süreci boyunca her iki tarafın da yasal yükümlülüklerini ve haklarını bilmesi büyük önem taşır. Hem kiracı hem de mal sahibi için sorunların doğru çözülebilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için kira avukatına danışılması tavsiye edilir.

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>