selcukluhukuk, Author at Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/author/yonetim/ Selçuklu Hukuk Bürosu Sun, 11 Aug 2024 12:02:45 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.6.1 https://www.selcukluhukuk.com/wp-content/uploads/2022/10/cropped-pngturkuaz-32x32.png selcukluhukuk, Author at Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/author/yonetim/ 32 32 TRAFİK CEZASINA İTİRAZ https://www.selcukluhukuk.com/trafik-cezasina-itiraz/ Sun, 11 Aug 2024 11:57:53 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2673 TRAFİK CEZASINA İTİRAZ Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.     1- TRAFİK CEZASI NEDİR? Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, [...]

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
TRAFİK CEZASINA İTİRAZ

Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.

 

 

1- TRAFİK CEZASI NEDİR?

Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, yolculara veya yayalara uygulanan bir para cezasıdır. Bu cezalar, trafik güvenliğini sağlamak, sürücüleri kurallara uymaya teşvik etmek ve trafik düzenini korumak amacıyla uygulanır.

Trafik Cezası Neden Kesilir?

  • Hız sınırını aşma: Belirlenen hız limitinin üzerinde seyretmek.
  • Kırmızı ışıkta geçme: Kırmızı ışığın yandığı halde geçmek.
  • Dur ikaz levhasını görmezden gelme: Dur işaretini görmezden gelmek.
  • Emniyet kemeri takmama: Araçta emniyet kemeri takmamak.
  • Alkollü araç kullanma: Alkollü iken araç kullanmak.
  • Cep telefonu kullanma: Araç kullanırken cep telefonu ile konuşmak veya mesaj yazmak.
  • Yasak yerlerde park etme: Park yasağı olan yerlere araç park etmek.
  • Trafik levhalarına uymama: Diğer birçok trafik kuralını ihlal etmek.

2- 2024 YILI TRAFİK CEZALARI LİSTESİ

Alkollü araç kullanma cezası (ilk yakalanma) 6.439 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 8.075 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 12.977 TL
Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla testi kabul etmemek 18.452 TL
Aracı plakasız kullanma 10.917 TL
Çakar ya da siren kullanma cezası 6.439 TL
Drift atma cezası 32.233 TL
Engelli için ayrılan yere park etme cezası 1.380 TL
Ehliyetsiz araç kullanma cezası 12.977 TL
Emniyet kemeri takmama cezası 690 TL
Emniyet şeridini ihlal etme cezası 6.439 TL
Hız sınırını %10-30 oranlarına kadar aşma 1.506 TL
Hız sınırını %30-%50’ye kadar aşma 3.135 TL
Hız sınırını %50 oranından fazla aşma 6.439 TL
Kırmızı ışıkta geçme cezası 1.506 TL
Muayenesiz araçla trafiğe çıkma 1.506 TL
Plakanın okunurluğunu engelleyecek değişiklikler 2.647 TL
Seyir halinde cep telefonu kullanma 1.506 TL
Sahte plaka kullanma cezası 32.170 TL
Şerit izleme-değiştirme kurallarına uymama 1.506 TL
Takip mesafesine uymama cezası 690 TL
Trafik sigortası olmadan trafiğe çıkma cezası 690 TL
Uyuşturucu madde etkisindeyken araç kullanma cezası 33.240 TL
Yasak yerde sollama yapma cezası 1.506 TL
Yayalara geçiş hakkı vermemek 690 TL

3- TRAFİK CEZASI ÖDEME SÜRESİ 2024

Ödeme derhal yapılmadığı takdirde para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir.

4- TRAFİK CEZASINI ÖDENMEZSE NE OLUR ?

Trafik cezaları ödenmezse icra yolu ile tahsil edilir. Bu durumda icra masraflarını da ödemek durumunda kalabilirsiniz.

5- TRAFİK CEZASI FAİZİ NE KADAR ?

Trafik cezaları 1 aylık süre içinde ödenmezse aylık %5 faiz uygulanır. Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez. Süresinde ödenmeyen para cezaları için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır.

6- TRAFİK CEZASI NEREYE ÖDENİR?

Anlaşmalı banka şubelerinin veznelerinden, mobil bankacılık uygulamalarından, internet bankacılığından yararlanarak ya da  e-Devlet ve İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden trafik cezası ödeme işlemini yapabilirsiniz.

7- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ NEREYE YAPILIR?

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

8- – TRAFİK CEZASINA İTİRAZ ÜCRETİ NE KADARDIR ?

Trafik cezasına itiraz edilmesi halinde herhangi bir başvuru ücreti veya harç ödenmemektedir. Diğer bir  ifadeyle trafik cezasına itiraz herhangi bir ücrete tabi değildir.

9- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ SÜRESİ

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

10-  TRAFİK CEZASI İNDİRİMLİ ÖDEME SÜRESİ KAÇ GÜNDÜR?

Trafik idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi halinde; cezadan %25 oranında indirim yapılır.

11- TRAFİK CEZASINI TAKSİTLİ ÖDEYEBİLİR MİYİM ?

Hakkında trafik cezası kesilen kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması ve 1 (bir) ay içerisinde ilgili vergi dairesine müracaat etmesi halinde, vergi dairesince ilk taksiti peşin, kalan üç taksiti de bir yıl içinde ve dört eşit taksitte ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi durumunda, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.

12- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ DİLEKÇESİ

Trafik cezasına itiraz dilekçesi, aşağıdaki örnek dilekçeden yola çıkılarak yazılabilir. Her trafik cezasına itiraz hükümleri farklı olduğundan farklı maddelere göre itiraz gerekçeleri yazılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Hak kaybı yaşamamak adına hukuki destek almanız tavsiye edilmektedir.

 

 

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
KİRACININ TAHLİYESİ https://www.selcukluhukuk.com/kiracinin-tahliyesi/ Mon, 05 Aug 2024 10:14:04 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2665 1.      Kiracının Tahliyesi Nasıl Yapılır? Kiracının tahliyesi, kiracının kiralanan tarafından, kendisine kullanmak ve yararlanmak maksadıyla zilyetliği devredilmiş olan eşyayı artık kullanamamasını ve bu eşyadan yararlanamamasını ifade eder. Taşınmazlar bakımından, kiracının taşınmazdan çıkarılması tahliye anlamına gelir. Kiracının tahliyesi, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, kiralayanın açacağı bir dava ile olacaktır. 2.      Kira Sözleşmesi Nedir? Kira [...]

The post KİRACININ TAHLİYESİ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

1.      Kiracının Tahliyesi Nasıl Yapılır?

Kiracının tahliyesi, kiracının kiralanan tarafından, kendisine kullanmak ve yararlanmak maksadıyla zilyetliği devredilmiş olan eşyayı artık kullanamamasını ve bu eşyadan yararlanamamasını ifade eder. Taşınmazlar bakımından, kiracının taşınmazdan çıkarılması tahliye anlamına gelir.

Kiracının tahliyesi, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, kiralayanın açacağı bir dava ile olacaktır.

2.      Kira Sözleşmesi Nedir?

Kira sözleşmesi, iki taraflı bir sözleşmedir. Sözleşmenin bir tarafında kiraya veren vardır. Diğer tarafında ise kiracı vardır. Kiraya veren, bir kiralananı, sözleşmede öngörülen süre içerisinde kullanıma hazır bir şekilde tutmayı ve kiracının kullanımına sunmayı taahhüt eder. Kiracı ise bunun karşılığında sözleşme ile öngörülen bedeli kiralayana ödemeyi taahhüt eder. Ayrıca kiracı, kiralanana dürüstlük kuralı çerçevesinde zarar verici eylemlerden kaçınmayı da yükümlenir.

3.      Kiracının Tahliye Nedenleri Nelerdir?

Kira sözleşmesinin sona ermesinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

        i.            Kiracı Bildirimde Bulunabilir.

TBK md. 347 uyarınca kiracı, kira sözleşmesinin sona ermesi tarihinden en az 15 gün evvel bildirimde bulunarak kira sözleşmesini sona erdirebilir.

      ii.            Kiraya Veren Bildirimde Bulunabilir.

TBK md 347’ye göre, Kiraya verenin bildirimde bulunabilmesi için, on yıllık uzama süresinin geçmesi ve uzama yılının bitiminden en az 3 ay evvel bildirimde bulunulması gerekmektedir.

(Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/on-yillik-kiracinin-tahliyesi/ )

    iii.            Yazılı Tahliye Taahhüdüne Dayalı Olarak Kira Sözleşmesinin sona ermesi

Kiracının kiralayana yönelik olarak belirli bir tarihte kiralananı tahliye etmeyi taahhüt edebilir. TBK md. 352’ye göre kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.

(Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/tahliye-taahhudu-ile-kiracinin-tahliyesi/)

    iv.            İki haklı ihtar Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

Bir kira dönemi içerisinde, kiralayan, kiracıya yönelik olarak, kiranın zamanında yatırılmadığı gerekçesi ile iki haklı ihtar çeker ise bu durum tahliye nedeni kabul edilir. Bunun için iki farklı tarihte ihtar çekilmesi, ihtarların farklı aylara ilişkin olması, ihtarın kiracıya tebliğ edildiği tarihte halen kiracının kira bedelini ödememiş olması gerekir (TBK md. 352). İhtar, yazılı şekil şartına bağlıdır. Buradaki yazılı şekil şartı geçerlilik koşuludur. İhtar, noter aracılığıyla yapılabileceği gibi, telgraf, mektup, elektronik imza veya ödeme emri ile yapılabilir165. Bununla birlikte ihtarda, ödenmeyen kira miktarları ile bunlara ilişkin ayların da gösterilmesi gerekir.

      v.         Kiracı Aleyhine İcra Takibi Başlatılması ve Ödeme Emrinin Tebliğinden İtibaren 7 Gün İçinde İtiraz Edilmemesi/30 Gün İçinde Borcun Ödenmemesi Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

Kiralayan, kira borcunun ödenmemesi nedeniyle kiracı aleyhine icra takibi başlatabilir. Bu icra takibine ilişkin ödeme emri kiralayana tebliğ edildikten sonra kiracı, bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz eder ise takip duracaktır. Eğer kiracı, 7 gün içinde borca itiraz etmez ve 30 gün içinde de borcunu ödemez ise bu durumda kiralayan kiracı aleyhine tahliye davası açabilir.

İİK md. 269/a’ya göre, borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince kiracının tahliyesine karar verilir.

 

    vi.            Kiracının veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Aynı ilçe veya Belediye Sınırları İçerisinde Oturmaya Elverişli Bir Konutunun Olması

TBK md. 352/3’e göre, kiralayan açısından bu gerekçenin tahliye sebebi sayılabilmesi için, kiralayanın kira sözleşmesinin yapıldığı sırada bunu bilmiyor olması gerekmektedir. Bu durumda, sözleşmenin bitiminden itibaren bir ay içinde tahliye davası açılabilir. Bunun için şu şartların sağlanması gerekir:

  • Kiracının veya eşinin aynı ilçe veya belediyede konutu olması: Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin, kira sözleşmesinin kurulduğu tarihte, söz konusu ilçe veya belediye sınırları içerisinde oturmaya elverişli bir konutu olmalıdır.
  • Kiraya verenin konuttan haberdar olmaması: Kiraya veren, kira sözleşmesini imzalarken kiracının veya eşinin bu konuta sahip olduğundan haberdar olmamalıdır.
  • Sözleşmenin feshi: Kiraya veren, kira sözleşmesini fesih etmek için dava açmalıdır. Dava, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde açılmalıdır.

  vii.            İhtiyaç Nedeniyle Tahliye

Kiraya veren, kendisi, eşi, alt ve üstsoyu ile kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananı kullanma zorunluluğu varsa, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda; belirsiz süreli sözleşmelerde ise kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı tahliye davası ile kira sözleşmesini sona erdirebilir.

Detaylı bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz: https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/)

viii.            Yeniden İnşa ve İmar

TBK md. 350/2 uyarınca, kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise kiralayan tahliye davası açabilir. Bunun için de kira sözleşmesinin sona ermesinden en az üç ay evvel ihtar çekmeli ve kira dönemini sona ermesinden itibaren bir ay içinde tahliye davası açmalıdır. Bunun için şu şartların sağlanması gerekir:

  • Yeniden inşa veya imar gerekliliği: Kiralananın durumu, yasal mevzuata veya teknik şartlara uygun olmadığı için yeniden inşa edilmesi veya imar planına uygun hale getirilmesi gerekli olmalıdır.
  • Esaslı onarım, genişletme veya değiştirme: Yapılacak işlemler basit tadilatlar değil, kiralananın esaslı bir şekilde onarılması, genişletilmesi veya değiştirilmesi gerekli olmalıdır.
  • Kullanım imkansızlığı: Kiralananın yeniden inşa veya imar işlemleri sırasında kullanımı imkansız hale gelmelidir.

Bu şartlar sağlanırsa, kiraya veren dava açarak kira sözleşmesini sona erdirebilir ve kiracının taşınmazı tahliye etmesini isteyebilir.

4.      Kiracının Tahliyesi Hangi Şartlarda Yapılır?

Bu konuda en hızlı çözüm kiracının kiralayana vermiş olduğu bir yazılı tahliye taahhütnamesidir. Tahliye taahhütnamesi, kiracının belirli bir tarihte kiraladığı taşınmazı boşaltacağına dair yazılı olarak verdiği beyannamedir. Bu belge, kiraya verene, kiracı taahhüt ettiği tarihte taşınmazı boşaltmazsa, kiracının tahliyesi için kira sözleşmesini feshetme ve tahliye davası açma hakkı verir.

Tahliye Taahhütnamesinin Geçerlilik Şartları:

  • Yazılı Olması: Tahliye taahhütnamesi mutlaka yazılı olmalıdır. Sözlü olarak verilen taahhütnameler geçersizdir.
  • Kira Sözleşmesinden Sonra Düzenlenmesi: Tahliye taahhütnamesi, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra düzenlenmelidir. Aynı gün veya öncesinde alınan taahhütnameler geçersizdir.
  • Belirli Bir Tarih Öngörülmesi: Tahliye taahhütnamesinde, kiracının taşınmazı boşaltacağı tarih açıkça belirtilmelidir.
  • Tarafların İmzaları: Tahliye taahhütnamesi, kiracı ve kiraya veren tarafından imzalanmalıdır.

Kiracı, tahliye taahhütnamesi imzalamak zorunda değildir. Ancak, imzalamışsa, taahhüt ettiği tarihte taşınmazı boşaltmalıdır. Kiracı, tahliye taahhütnamesindeki tarihi sonradan değiştiremez. Tahliye taahhütnamesi, kira sözleşmesini feshetmenin tek yolu değildir. Kiraya veren, yasal yollardan da kira sözleşmesini feshedebilir.

5.      İki Haklı İhtar ve Kiracının Tahliyesi Nedir?

6570 sayılı Kanun’un 7/e maddesinde düzenlenen iki haklı ihtar uygulaması, uzun süreli kira sözleşmelerinde kötü niyetli kiracılar karşısında kiraya vereni yeterince koruyamamıştır. Bu sorunu çözmek için kanun koyucu, kiracının kira bedelini geciktirmeyi alışkanlık haline getirdiği durumlarda kiraya verene bazı haklar tanıyan bir düzenleme getirmiştir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 352/2 maddesine göre;

  • Bir yıllık veya daha kısa süreli kira sözleşmelerinde: Kiracı, kira süresi içinde;
  • Bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde: Bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde; kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarname gönderilmesine sebep olursa, kiraya veren kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.

İki haklı ihtar için dikkat edilmesi gerekenler:

  • İki ihtarın bir kira yılı içinde iki farklı aya ilişkin olması gerekir.
  • Aynı aya ait farklı tarihlerde ihtarname gönderilse bile iki haklı ihtar koşulu oluşmaz.
  • Kira parasının ödenmesine ilişkin yıllık ödeme planı yapılması da iki ihtar şartını ortadan kaldırmaz.
  • İhtarın haklı olabilmesi için, kira bedelini ödeme borcunun muaccel olması gerekir. Muaccelliyetten önce gönderilen ihtar geçerli sayılmaz.
  • İhtarın yazılı olması zorunludur. Noter aracılığıyla, telgraf, mektup, elektronik imza veya ödeme emri ile yapılabilir.
  • İhtarda, ödenmeyen kira miktarları ile bunlara ilişkin aylar da gösterilmelidir.

İki haklı ihtara dayalı olarak kira sözleşmesinin sona erdirilmesi için tahliye davası açılması gerekir. Kiraya veren, bir ay içinde tahliye davası açmalıdır. Bu bir aylık süre, bir yıllık ve daha kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresinin bitiminden itibaren; bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise ihtarın yapıldığı kira yılının veya kalan yılın bitiminden başlar.

Dava sonucunda tahliye kararı verilmesi ile birlikte kira sözleşmesi sona erer. Bu mahkeme kararı, taraflar arasındaki kira ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle bozucu yenilik doğuran bir karardır.

  • Uzun süreli kira sözleşmelerinde kiracıların kira bedelini geciktirmelerine karşı kiraya vereni korumak için iki haklı ihtar uygulaması getirilmiştir.
  • İki haklı ihtar için gerekli şartlar sağlanırsa, kiraya veren bir ay içinde tahliye davası açarak kira sözleşmesini sona erdirebilir.
  • Dava sonucunda tahliye kararı verilmesi halinde kiracı taşınmak zorundadır.

6.      Gereksinim Nedeniyle Tahliye Nedir ve Şartları Nelerdir?

Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi, kiraya verenin hangi durumlarda ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceğini düzenler. Buna göre şu kişilerin ihtiyacı nedeniyle tahliye davası açılabilir:

  • Kiraya veren kendisi
  • Eşi
  • Altsoyu (çocukları, torunları)
  • Üstsoyu (anne ve babası, dedesi ve ninesi)
  • Kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler (bazı durumlarda kardeşler)

Konuttan başka, işyeri ihtiyacı da olabilir:

  • Kiraya verenin başka bir işi olmaması ve geçimini temin için iş kuracak olması
  • Kiraya verenin başka bir işyerinde kiracı olması ve tahliye tehdidi altında olması
  • Kiraya verenin işlerini genişletmeyi amaçlaması
  • Kiralayan yurt dışında olsa bile, yurda kesin dönüş yaparak bu işyerini işletmek istemesi

Konut ihtiyacı:

  • Kiralayanın kendisinin oturmak istemesi
  • Kiralayanın kirada oturması, lojmanda oturması, anne ve babasıyla oturması,
  • Kiraya verenin eşinin konut ihtiyacı
  • Kiraya verenin çocuğunun evlenecek olması,
  • Kiraya verenin çocuğunun ergin olması
  • Kiralayanın evinin bulunduğu şehirde eğitimine devam edecek olması
  • Kiralayanın anne ve babasının sağlık hizmetlerinden uzun süreli yararlanmak için kiralanan evin bulunduğu şehirde yaşaması gerekliliği
  • Kiralayanın kardeşinin kendi geçimini sağlayamıyor olması ve konut ihtiyacının bulunması

Belirli süreli kira sözleşmelerinde, sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir ay içinde, belirsiz süreli kira sözleşmelerinde dava açılabilir. Yeni malik dava açacak ise: taşınmazı devraldıktan sonraki bir ay içinde bu dava açılabilir.

Belirli süreli kira sözleşmelerinde ihtar şartı aranmaz. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde üç ay evvelinden ihtarnamenin kiracıya gönderilmesi gerekir. Yeni malik dava açacak ise taşınmazı devraldıktan sonraki bir ay içinde ihtar göndermelidir.

 

The post KİRACININ TAHLİYESİ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? https://www.selcukluhukuk.com/arac-aldim-pert-cikti-ne-yapabilirim/ Thu, 25 Jul 2024 13:29:52 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2659 1- ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? Satıcı tarafından ayıpsız veya hasarsız olduğu belirtilerek tarafınıza satılmış olan aracın satın alma işlemi sonrasında ağır hasarlı, hasarlı olduğu ortaya çıkarsa ” araç aldım pert çıktı ne yapabilrim ? ” sorusuna Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda bulunan düzenlemeler uyarınca yasal haklarınızı kullanabilirsiniz şeklinde cevap verilebilir. [...]

The post ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

1- ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM?

Satıcı tarafından ayıpsız veya hasarsız olduğu belirtilerek tarafınıza satılmış olan aracın satın alma işlemi sonrasında ağır hasarlı, hasarlı olduğu ortaya çıkarsa ” araç aldım pert çıktı ne yapabilrim ? ” sorusuna Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda bulunan düzenlemeler uyarınca yasal haklarınızı kullanabilirsiniz şeklinde cevap verilebilir. Yasal düzenlemeler doğrultusunda seçimlik haklarınızı kullanarak ücretsiz onarım, bedel indirimi veya sözleşmeden dönme gibi haklarınızı kullanabilirsiniz. Bu yasal haklarınızı bilmek ve doğru adımları atmak, mağduriyetinizi en aza indirecek ve olası kayıplarınızı minimize edecektir. Ayrıca, haklarınızı kullanmak için öncelikle satıcıyla iletişime geçip durumu yazılı olarak bildirmeniz ve gerektiğinde tüketici mahkemelerine başvurmanız faydalı olacaktır. Bu süreçte hukuki destek almak da önemli bir adımdır, böylece yasal prosedürler ve haklarınız konusunda daha bilinçli hareket edebilirsiniz.

2- ALDIĞIM ARAÇ HASARLI ÇIKTI NE YAPABİLİRİM?

Aldığınız aracın hasarlı çıkması durumunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun size çeşitli haklar tanımaktadır. Bu kanun, tüketicilerin korunması amacıyla birçok düzenleme içermektedir. Kanunun 8. maddesine göre, bir malın ayıplı mal olarak kabul edilmesi için tüketiciye teslim anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması veya objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması gerekmektedir. Aracın ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda belirtilen özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımaması, satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemelere aykırı olması durumunda da ayıplı olarak kabul edilir.

Kanunun 11. maddesi, ayıplı mal durumunda tüketicilere dört seçimlik hak tanımaktadır:

– Sözleşmeden Dönme: Aracı iade ederek ödediğiniz bedeli geri alma hakkına sahipsiniz.

– Fiyat İndirimi Talep Etme: Aracı alıkoyup, ayıp oranında bedelden indirim isteyebilirsiniz.

– Ücretsiz Onarım: Aracın tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere ücretsiz onarımını talep edebilirsiniz.

– Ayıpsız Misli ile Değiştirme: Mümkünse aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteyebilirsiniz.

Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ayrıca, 9. maddeye göre satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür ve malın ayıplı olmadığını ispatlamak satıcının sorumluluğundadır. Bu yasal düzenlemeler sayesinde tüketiciler, haklarını etkin bir şekilde kullanarak mağduriyetlerini giderebilirler. Dolayısıyla, aracınızın hasarlı çıkması durumunda yukarıda belirtilen haklarınızı kullanabilir ve gerekirse hukuki yollarla bu haklarınızı arayabilirsiniz.

3- İKİNCİ EL ARAÇ SATIŞINDA SATICININ SORUMLULUĞU

İkinci el araç satışında satıcının sorumluluğu, aracın ayıplı olup olmadığı ve bu ayıbın gizlenip gizlenmediğine bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, satıcı, alıcıya ayıplı mal satmaktan kaçınmak zorundadır. Ayıplı araç satışında alıcının sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme gibi hakları bulunmaktadır. Satıcı bu talepleri yerine getirmekle yükümlüdür ve doğru bilgi vermezse sorumlu tutulur. Bu yasal haklar, satıcıya karşı doğrudan kullanılabilir ve alıcılar mağduriyetlerini giderebilir. Satıcılar, dürüst ve açık bilgi vererek bu tür durumlarla karşılaşmaktan kaçınmalıdır. Ayıplı mal satışında tüketicilerin haklarının korunması, güvenli bir alışveriş ortamı sağlanması için büyük önem taşır. Bu nedenle, ikinci el araç alım satımında hem alıcıların hem de satıcıların yasal yükümlülüklerini bilmesi gerekmektedir.

4- AYIPLI İKİNCİ EL ARAÇ ALAN KİŞİNİN HAKLARI

Ayıplı ikinci el araç alan kişinin hakları, çeşitli yasalarla korunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, alıcı, ayıplı mal durumunda sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir. Satıcı, bu talepleri yerine getirmekle yükümlüdür. Alıcı, ayıbı satış sırasında fark edemeyecek durumda ise, bu haklarını kullanabilir. Satıcı, ayıbı gizlediyse veya aracın durumu hakkında eksik bilgi verdiyse, sorumluluk altındadır. Yasal süreç başlatmak isteyen alıcılar, tüketici mahkemelerine başvurabilir ve tazminat talep edebilir. Bu haklar, alıcıların mağduriyetlerini gidermeleri için önemli bir hukuki zemindir. Ayıplı mal durumunda alıcıların haklarının korunması ve bu hakların etkin bir şekilde kullanılması, adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Tüketicilerin haklarını bilmesi ve gerektiğinde bu haklarını arayabilmesi için bilinçli olmaları gerekmektedir.

5- ARAÇ GALERİDEN ALINMIŞSA KİM SORUMLU OLUR?

Galeriler, satış sözleşmesine uygun olarak aracı teslim etmekle yükümlüdür. Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir ve malın ayıplı olmadığını ispat yükümlülüğü satıcıya aittir. Ayrıca, galeri sahibinin ayıplı malın varlığından haberdar olmadığını ileri sürmesi, tüketicinin haklarını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, galeriden alınan aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketici kanun gereği yukarıda belirtilen haklarını kullanarak satıcıdan zararının giderilmesini talep edebilir. Tüketici, bu taleplerinin karşılanmaması durumunda Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesine başvurabilir. Galeriden alınan araçlarda yaşanan sorunların çözümü, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır ve tüketiciler bu haklarını etkin bir şekilde kullanarak mağduriyetlerini giderebilirler. Bu nedenle, galeriden araç alırken dikkatli olunmalı ve gerekirse hukuki danışmanlık alınmalıdır.

6- AYIPLI ARAÇ SATIŞINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?

Ayıplı araç satışlarında zaman aşımı süresi, aracın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıldır. Bu süre zarfında ortaya çıkan ayıplar için tüketici, satıcıdan haklarını talep edebilir. Ancak, ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmiş olması durumunda, zaman aşımı süresi uygulanmaz ve tüketici, her zaman haklarını arayabilir. Bu sürelerin bilinmesi ve hakların zamanında kullanılması, tüketicilerin mağduriyetlerini önlemek açısından önemlidir. Ayıplı mal durumunda zaman aşımı süreleri, tüketicilerin yasal haklarını koruma altına alır ve bu hakların etkin bir şekilde kullanılması, adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Tüketicilerin bu süreleri bilmesi ve gerektiğinde hukuki yollarla haklarını aramaları, mağduriyetlerinin giderilmesi açısından gereklidir.

7- AYIPLI ARAÇ ALINMIŞSA NE YAPILMALIDIR?

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, ayıplı araç satın alındığında tüketicinin çeşitli hakları bulunmaktadır. Aracın teslim anında kararlaştırılan örnek ya da modele uygun olmaması veya sahip olması gereken özellikleri taşımaması durumunda, tüketici sözleşmeden dönme, fiyat indirimi talep etme, ücretsiz onarım ve ayıpsız misli ile değiştirme haklarına sahiptir. Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür ve teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların var olduğunu ispatlamak zorundadır.

Haklarınızı kullanabilmek için öncelikle satıcıya yazılı olarak başvurmalı, reddedilirse Tüketici Hakem Heyetleri veya Tüketici Mahkemelerine başvurmalısınız. Bu süreçte hukuki destek almak da önemlidir, böylece yasal prosedürler ve haklarınız konusunda daha bilinçli hareket edebilirsiniz. Satıcıya karşı yasal haklarınızı ararken, tüm belgeleri ve yazışmaları saklamak, olası hukuki süreçlerde delil olarak sunulabilmesi açısından önemlidir.

 

Büromuzun çalışma alanlarına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz. Değer kaybı konusundaki diğer yazımızı incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

The post ARAÇ ALDIM PERT ÇIKTI NE YAPABİLİRİM? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
On Yıllık Kiracının Tahliyesi https://www.selcukluhukuk.com/on-yillik-kiracinin-tahliyesi/ Fri, 28 Jun 2024 07:40:17 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2652 Kirasını Düzenli Ödeyen Kiracı Bakımından 10 Yıllık Sürenin Anlamı On yıllık kiracının tahliyesi konusuyla ilgili öncelikle bazı genel kavramların bilinmesi gereklidir.  On yıllık kiracının tahliyesi için gerekli şartların neler olduğu bu yazımızın devamında açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak kira hukuku teknik bir konu olduğu için kira avukatından profesyonel destek alınmasını tavsiye ederiz. Bu açıklamayla birlikte on yıllık [...]

The post On Yıllık Kiracının Tahliyesi appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Kirasını Düzenli Ödeyen Kiracı Bakımından 10 Yıllık Sürenin Anlamı

On yıllık kiracının tahliyesi konusuyla ilgili öncelikle bazı genel kavramların bilinmesi gereklidir.  On yıllık kiracının tahliyesi için gerekli şartların neler olduğu bu yazımızın devamında açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak kira hukuku teknik bir konu olduğu için kira avukatından profesyonel destek alınmasını tavsiye ederiz. Bu açıklamayla birlikte on yıllık kiracının tahliyesi konusunu izah etmeye başlayabiliriz.

Türk Borçlar Kanunu md. 347, kira sözleşmesinin bildirim yoluyla sona ermesini düzenlemektedir. Hüküm şu şekildedir:

MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

Mevzuat hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere on yıllık uzama süresinin sona ermesi ile, kiraya veren, üç ay evvelinde bildirimde bulunmak şartıyla, kiracısını tahliye edebilir. Buna göre şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:

  1. Geçerli bir kira sözleşmesinin bulunması
  2. 10 yıllık uzama yılının geçmiş olması
  3. 3 ay evvelinden bildirimde bulunma

Kira Döneminin Sona Ermesinden 3 Ay Evvelinden Bildirim Yapılmalıdır.

10 yıllık süreye dayalı olarak bildirimde bulunmak isteyen kiraya veren, bu hakkını, ancak, mevcut kira sözleşmesinin bitmesinden en az 3 ay evvel yapabilir. Dolayısıyla, 1.1.2014 tarihinde taraflar arasında akdedilen bir kira sözleşmesi bakımından, kiraya verenin 10 yıllık süreye dayalı olarak, kiracısını tahliye edebilmesi için, en erken, 1.1.2026 tarihinde tahliye etmesi gerekmektedir. Bu durumda, bildirimin de 1.10.2025 tarihinden önceki bir tarihte yapılması gerekmektedir. Aksi halde, bildirim mevcut kira dönemi için değil, bir sonraki kira dönemi için geçerli olacaktır. Örneğin, 5.10.2025 tarihinde yapılan fesih bildirimi, 1.1.2026 için değil, 1.1.2027 için geçerli olacaktır.

Bildirim yazılı olmalıdır. TBK md. 348’e göre, “konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.”

Bildirimi Kim Yapar?

On yıllık kiracının tahliyesi için bildirim kiraya veren tarafından yapılır.

Kiralananın malikinin birden fazla olması durumunda, bir ortaklık söz konusudur. Bu ortaklık, ister elbirliği mülkiyet olsun ister paylı mülkiyet olsun, kiraya verenlerin fesih bildirimini birlikte yapmaları gerekmektedir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/4826 E. , 2017/13248 K. sayılı kararı).

Bildirim Kime Karşı Yapılır?

Bildirim kiracıya karşı yapılır.

On yıllık kiracının tahliyesi için kiracıların birden fazla olması durumunda kiraya veren, fesih bildirimini tüm kiracılara yazılı olarak yapmalıdır.

Kiralananın Aile Konutu Olması ya da Kiraya Verenin Kiralanana Gereksiniminin Olmaması Tahliyeyi Engeller Mi?

Kiralananın bir aile konutu olması durumunda, kiracı, eşinin rızası olmaksızın kiralananı tahliye edeceğine dair bir bildirimde bulunamaz. Bu durumda diğer eş, kiralananın bir aile konutu olduğunu bildirerek sözleşmenin tarafı haline gelir ve onun rızası olmaksızın tahliye taahhüdü geçerli olmaz. Buna karşın, 10 yıllık sürenin dolması nedeniyle tahliye talebi, kanuni bir haktır. Bu durumda kiralananın aile konutu olup olmaması ya da eşin rızasının bulunup bulunması aranmaz. Benzer şekilde, bu durumda kiraya veren, kiralanana bir ihtiyacı olduğunu ispatlamakla mükellef değildir. TBK md. 347/1’de, kiraya verenin herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebileceği düzenlenmektedir.

Gereksinim nedeniyle tahliyenin şartları farklı olup ilgili yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz:

Belirsiz Süreli Sözleşmeler Bakımından 10 Yıllık Süre

Belirsiz süreli kira sözleşmesi, kira sözleşmesinde sözleşmenin geçerlilik süresi ile ilgili herhangi bir belirlenim yapılmayan sözleşmelerdir. Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde, genelde, kira sözleşmeleri bir yıllık yapılır. Bu kira sözleşmesi belirli süreli sözleşmedir. Ancak, kira sözleşmesinin bitiminden itibaren kira ilişkisi sona ermez. Kira sözleşmesi, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, belirsiz kira sözleşmesine döner. Bu durumda, ilk bir yıl, 10 yıllık sürenin hesaplanmasında göz ardı edilir. Sonraki 10 uzama yılı hesaplanır. Zira TBK md. 347’de on yıllık uzama döneminden bahsedilmektedir. 10 yıllık uzama döneminin sona ermesinden itibaren yürürlükte bulunan kira döneminin bitiminden en az üç ay evvel fesih bildiriminde bulunulmalıdır.

Örneğin, Kiraya veren Sefa ve Kiracı Ahmet, 1.1.2014 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli bir kira sözleşmesi imzalamış olsun. Kiraya veren Sefa’nın Ahmet’i tahliye edebilmesi için şu tabloda yer alan süreleri takip etmesi gerekir:

Kira Dönemi Uzama Yılı
1.1.2014-1.1.2015 Kira Sözleşmesi Yılı
1.1.2015-1.1.2025 10 Yıllık Uzama Yılı
1.1.2025-1.1.2026 Fesih İstenebilecek Kira Dönemi

 

Buna göre Sefa, Ahmet’e kira sözleşmesini feshettiğini, 1.1.2025-1.1.2026 kira dönemi içinde bildirmelidir. Bunun için en geç, 1.10.2025 dönemi içinde bildirimde bulunmalıdır. 2.10.2025 tarihinde ve sonraki tarihlerde yapılacak bildirimde, fesih bildirimi ancak 1.1.2026-1.1.2027 kira dönemi için geçerli sayılır.

Bir Yılı Aşan Kira Sözleşmeleri Bakımından 10 Yıllık Süre

Genel olarak kira sözleşmeleri bir yıllık süre öngörülerek yapılmakta ise de, bilhassa işyeri kira sözleşmeleri bakımından daha uzun süreli kira sözleşmeleri yapılabilmektedir. Bu durumda dahi, TBK md. 347 hükmü gereğince, kira sözleşmesinde öngörülen süre değil, sonraki uzama yılı olarak kabul edilen 10 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir. Örneğin kiraya veren Sefa, 1.1.2004 yılında, (X) Firması ile, süresi 10 yıl olan bir kira sözleşmesi akdetmiş olsun. Bu durumda, on yıllık uzama süresine bağlı olarak yapılması gereken hesaplama şu şekildedir:

Kira Dönemi Uzama Durumu
1.1.2004-1.1.2014 Kira Sözleşmesi Süresi
1.1.2014-1.1.2024 10 Yıllık Uzama Yılı
1.1.2024-1.1.2025 Fesih İstenebilecek Kira Dönemi

 

Bu durumda Sefa’nın (X) Firması’nı, TBK md. 347’de yer alan on yıl kuralına istinaden tahliye edebilmesi için, 1.1.2024-1.1.2025 kira dönemi içerisinde ve en geç 1.10.2024 tarihinde, fesih bildiriminde bulunması gerekmektedir.

Benzer yönde Yargıtay Kararı için Bkz.

T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-1108 Karar:2018-6817 Karar Tarihi:20.06.2018

“Taraflar arasında imzalanan 01.04.2004 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi geçerli olup tarafları bağlar. Kira sözleşmesinde 10 yıl olarak kararlaştırılan sözleşme süresi 31.03.2014 tarihinde dolmuş olup, bu tarihten itibaren Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesinde belirlenen 10 yıllık uzama süresi işlemeye başlayacağından, 31.03.2024 tarihinden önce bildirim yoluyla taşınmazın tahliyesinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış ve davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararı kaldırılarak, sonuç itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.”

10 Yıllık Süre Dolmadan Yeni Kira Sözleşmesi Yapılmış İse Süre Nasıl Hesaplanır?

Kiraya veren Sefa ve kiracı Ahmet arasında 1.1.2014 tarihinde imzalanan bir yıl süreli kira sözleşmesi bakımından on yıllık süre yukarıda hesaplanmıştır. Buna göre 1.1.2025-1.1.2026 kira dönemi içerisinde fesih talep edilmelidir. Buna karşın, bu sürenin ortasında, Sefa ve Ahmet aynı taşınmaza ilişkin yeni bir kira sözleşmesi yapmış olabilir. Örneğin, 1.1.2020 kira başlangıç tarihli yeni bir kira sözleşmesi imzalanmış olabilir. Bu durumda 10 yıllık süre, yeni kira sözleşmesinden itibaren başlayacaktır. Yargıtay’a göre:

T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2017-17243 Karar:2018-5100 Karar Tarihi:14.05.2018

“Somut olayda; Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 31.12.2012 tarihinde yenilenmiş olması nedeniyle on yıllık sürenin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ve dava tarihine göre 10 yıllık uzama süresi dolmadığından tahliye koşullarının oluşmadığı anlaşılmış ise de; bu husus temyiz edenin sıfatına göre bozma sebebi sayılmamıştır. Hükmün onanması gerekmiştir.”

10 Yıllık Süreye Dayanılarak Tahliye Talebinde Bulunabilmek İçin Arabuluculuk Şart Mıdır?

Tahliye davası açılmadan önce tarafların zorunlu arabuluculuk sürecini tamamlamaları gerekir. Bu kural 6325 s. Kanun md. 18/2 ile düzenlenmektedir. Arabuluculuk sonucunda taraflar anlaşırsa bunun icra edilebilirliğine ilişkin olarak, arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nden icra edilebilirlik şerhi talep edebilirler.

10 Yıllık Süreye Dayanılarak Tahliye Davası Nerede Açılır?

HMK md. 4 uyarınca, kira uyuşmazlıklarına bakmakla görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

Arabuluculuk sürecinin “Anlaşamama” ile sonuçlanması durumunda dava açılması gerekir. 6100 sayılı HMK md. 4 uyarınca kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme olarak Sulh Hukuk Mahkemesi belirlenmiştir. Alt kira ilişkisinin olduğu davalarda da bu kural geçerlidir. Konut ve çatılı işyeri kiralarının sona ermesi bakımından getirilen kural kamu düzenine ilişkindir. Bu konuda taraflar tahkime başvuramazlar.

Dava, davalının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davalının yerleşim yeri yok ise, kiracının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yerde açılır (6100 s. HMK md. 6).

Eğer kiracı, memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir (6100 s. Kanun md. 8).

Son olarak, dava kira sözleşmesi nedeniyle açıldığından, kira ilişkisinde edimin ifa edildiği yer olan taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili olacaktır. Fakat bunun nedeni davanın taşınmaza ilişkin olması değil, sözleşme bağlamındaki edimin ifasının kira ilişkisi olması dolayısıyladır.

10 Yıllık Süreye Dayanılarak İcra Takibi Başlatılabilir mi?

10 Yıllık uzama süresinin dolduğundan bahisle kendiliğinden icra takibi başlatılamaz. Buna karşın, Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır ve burada bir tahliye kararı çıkar ise, bu kararın icrası için, ilamlı icra takibi yoluna başvurulabilir.

 

The post On Yıllık Kiracının Tahliyesi appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? https://www.selcukluhukuk.com/kiracinin-haklari-nelerdir/ Tue, 11 Jun 2024 08:05:20 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2643 KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?   Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse: Kiralananın Kullanımı Hakkı Kullanım [...]

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?

 

Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

  • Kiralananın Kullanımı Hakkı

Kullanım Amacı: Kiracı, kiralanan mülkü sözleşmede belirtilen amaç doğrultusunda kullanma hakkına sahiptir. Eğer sözleşmede kullanım amacı belirtilmemişse, mülk, amacına uygun olarak kullanılmalıdır (TBK m. 299).

Kullanım Süresi: Kiracı, kira süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Bu süre, kira sözleşmesinde belirtilen süreye göre değişir. Sözleşme süresi dolmadan kiracının tahliye edilmesi, ancak haklı nedenlerle mümkündür.

  • Tamir ve Bakım Hakkı

Normal Aşınma ve Yıpranma: Kiralanan mülkün normal kullanımı sırasında meydana gelen aşınma ve yıpranmalar için bakım ve onarım talebinde bulunma hakkı vardır (TBK m. 301). Kiracı, mülkün bu tür bakım ve onarımlarını kiraya verenden talep edebilir.

Acil Durumlar: Acil durumlarda kiracı, gerekli onarımların yapılmasını derhal talep edebilir. Eğer kiraya veren bu onarımları yapmazsa, kiracı onarımları kendisi yaptırarak masrafları kiraya verenden talep edebilir.

Ziyaret Hakkı: Kiraya verenin, kiralanan mülkü denetleme ve kontrol etme hakkı bulunmaktadır; ancak bu ziyaretler, kiracının özel yaşamına müdahale etmeyecek şekilde ve önceden haber verilerek yapılmalıdır.

  • Kira Artışının Yasa İle Sınırlı Olması

Kira Artış Oranı: Kira artışları yasal sınırlara tabidir. Türk Borçlar Kanunda düzenlenen artış sınırını veya sözleşmede belirtilen artış oranını geçemez. Sözleşmede belirtilen oran, kanunda belirtilen oranı aşmamalıdır.

  • Kiracının Sözleşme Süresince ve Sonrasındaki Hakları

Sözleşme Süresi: Kiracı, kira sözleşmesi süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Sözleşme süresi sonunda, kiracı, sözleşmeyi aynı şartlarda yenileyebilir veya feshedebilir (TBK m. 347).

Sözleşmenin Feshi: Kiracı, sözleşme süresi sonunda veya haklı sebeplerle sözleşmeyi feshedebilir. Fesih bildirimleri, genellikle yazılı olarak ve belirli bir süre önceden yapılmalıdır. Örneğin, 1 yıllık kira sözleşmesinde, kiracı sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmalıdır.

 

1 YILLIK KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? SÖZLEŞME SÜRESİ BİTİNCE EV SAHİBİ KİRACIYI ÇIKARABİLİR Mİ?

1 yıllık kiracılar, sözleşme süresi boyunca tüm kiracı haklarına sahiptir. Sözleşme sonunda, yukarıda belirtilen koşullara göre hakları devam eder.

1 yıllık kira sözleşmesi sonunda, kiracı kira sözleşmesini uzatmak istediğinde ve ev sahibi haklı bir neden göstermediğinde, kiracı çıkarılamaz. Kiracı, sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmazsa, sözleşme aynı şartlarla 1 yıl daha uzatılmış sayılır.

 

5 YILLIK KİRACININ HAKLARI

5 yıl süreyle kiracı olanlar, kira artışlarının yasal sınırlara uygun olmasını ve kiralanan mülkün bakımının ev sahibi tarafından yapılmasını talep edebilirler. Uzun süreli kiracılar, daha güçlü yasal korumaya sahiptir.

 

10 YILLIK KİRACININ HAKLARI

10 Yıllık Kiracılar: 10 yıllık kiracılar, eğer tek seferde 10 yıllık sözleşme imzalamışlarsa diğer kiracılara göre daha fazla koruma altındadır. Ev sahibi, kiracıyı ancak geçerli ve belgelenmiş bir sebep göstererek çıkarabilir. Süreye bağlı fesih süresi bu on yıldan sonra başlayacaktır. Yani ev sahibinin sadece süreye dayanarak başka sebep göstermeden fesih hakkını kullanabilmesi için kira sözleşmesinde belirtilen ilk 10 yılın dolması ve sonra da 10 uzama süresi daha geçmesi gerekir. Yani süreye bağlı fesih talebi ancak 10+10 yıl sonunda gündeme gelebilir.

 

EV SAHİBİ KAÇ YIL KİRACIYI ÇIKARAMAZ ?

 

Ev sahibi, haklı bir neden göstermeden ve yasalarla belirlenen sınırlar dışında, kiracıyı çıkaramaz. Kiracının yasal koruma süresi, belirli şartlar dışında, her yıl uzayan kira sözleşmeleri için geçerlidir. Ev sahibi kanunda sayılan tahliye nedenlerine haiz değilse ancak 10 yıllık uzama süresi sonunda sadece sürenin dolması nedeniyle gerekçe göstermeden kiracının tahliyesini isteyebilir.

 

EV SAHİBİ HANGİ DURUMLARDA KİRACIYI ÇIKARTAMAZ ?

 

Sözleşmeye uygun hareket eden, kira artışlarının sözleşme ve kanundaki sınırlara uygun olarak yapan ve kira bedelini düzenli ödeyen kiracıyı haklı neden olmaksızın keyfi olarak çıkartamaz. Mal sahibi uzun kira süresi içinde şartları varsa kira tespit davası açabilir.

Kira tespit davası konusundaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/kira-bedeli-tespit-davasi-nedir/

 

KİRASINI DÜZENLİ ÖDEYEN KİRACI ÇIKARTILABİLİR Mİ ?

 Kirasını düzenleyen kiracı normal şartlarda haklı sebep bulunmaksızın tahliye edilemez. Bu hususta her bir kira ilişkisinde şartları inceleyerek somut olayın durumuna göre hareket etmek gereklidir.

 

EV SAHİBİ EVİ SATARSA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Ev satıldığında, yeni malik eski kira sözleşmesinin tarafı olur ve hem kiracı hem de yeni malik açısından kira sözleşmesindeki şartlar aynen devam eder. Yeni malik 6 ay sonra kiracıyı tahliye etme hakkına sahiptir. Ancak bu durumda da geçerli bir sebep göstermelidir. Bu konudaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

 

https://www.selcukluhukuk.com/yeni-ev-aldim-kiraci-cikmiyor-ne-yapabilirim/

 

EV SAHİBİ BEN OTURACAĞIM DİYE KİRACIYI NE KADAR SÜREDE ÇIKARTABİLİR?

Ev sahibinin, kendisi veya birinci derece akrabaları için konuta ihtiyaç duyduğunu belirterek kiracıyı tahliye ettirmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Bu konuda yazılan yazımıza aşağıdaki linkten ulabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/

 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Kentsel Dönüşüm Çerçevesinde Kiracı Hakları: Kentsel dönüşüm kapsamında, kiracılara belirli haklar tanınır. Bu haklar arasında yeni konuta taşınma yardımı, kira yardımı ve belirli süreli tahliye süreleri bulunur. Bu süreçler, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir.

 

Kiracı hakları, Türk Borçlar Kanunu kapsamında detaylı olarak düzenlenmiştir. Kiracıların, bu haklarını bilerek hareket etmeleri, kiraya veren ile aralarındaki ilişkide daha güvenli ve adil bir ortam sağlar. Kiracılar ve kiraya verenler arasındaki anlaşmazlıklar, çoğu zaman hukuki danışmanlık alınarak çözülebilir. Bu nedenle, kira süreci boyunca her iki tarafın da yasal yükümlülüklerini ve haklarını bilmesi büyük önem taşır. Hem kiracı hem de mal sahibi için sorunların doğru çözülebilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için kira avukatına danışılması tavsiye edilir.

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) Bireysel Başvuru https://www.selcukluhukuk.com/avrupa-insan-haklari-mahkemesine-ahim-bireysel-basvuru/ Sat, 08 Jun 2024 14:36:17 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2633 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Bireysel Başvuruyu Nasıl Yapabilirim? Türkiye Cumhuriyeti 4 Kasım 1950 tarihinde Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu sözleşme 3 Eylül 1953 yılında yürürlüğe girmiştir. Türk vatandaşları, kamu otoritelerinin eylem ve işlemlerine karşı 28 Ocak 1990 yılından beri bireysel başvuruda bulunabilmektedir. Bu kapsamdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) Bireysel Başvuruyu Nasıl Yapabilirim [...]

The post Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) Bireysel Başvuru appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Bireysel Başvuruyu Nasıl Yapabilirim?

Türkiye Cumhuriyeti 4 Kasım 1950 tarihinde Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu sözleşme 3 Eylül 1953 yılında yürürlüğe girmiştir. Türk vatandaşları, kamu otoritelerinin eylem ve işlemlerine karşı 28 Ocak 1990 yılından beri bireysel başvuruda bulunabilmektedir. Bu kapsamdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) Bireysel Başvuruyu Nasıl Yapabilirim sorusunu cevaplamaya çalışacağız. Ancak her somut olay farklı hukuki nitelendirmelere dayanması ve kronolojik olarak farklı durumlar barındırması nedeniyle AHİM konusunda uzman avukattan hizmet alınmasını tavsiye ederiz.

1958-2020 yılları karşılaştırıldığında Türkiye’nin en çok adil yargılanma hakkı /(md. 6), kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı (md. 5), mülkiyet hakkı (1 nolu ek protokol md. 1), yargılama süresi (md. 6), insanlık dışı muamele (md. 3), ifade özgürlüğü (md. 10), etkili başvuru hakkı (md. 13) gibi haklarını ihlal ettiği görülmektedir.

Şekil 1: 1958-2020 Yılları Arasında Türkiye Aleyhine Verilen İhlal Kararları (Haklar ve Sayıları)

(Kaynak: https://www.verikaynagi.com/genel/turkiyenin-insan-haklari-karnesi/, Erişim Tarihi: 5.6.2024)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Kimler Bireysel Başvuruda Bulunabilir?

Kural Olarak Herkes bireysel başvuruda bulunabilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) bir vatandaşlık sınırı belirtilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetki alanı içinde bulunan herkes, kamu otoriteleri tarafından AİHS’te düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu ek protokollerde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini düşünüyor ise bireysel başvuruda bulunabilir. Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetki alanı olarak kabul edilen alan içerisindeki yabancılar da dahil olmak üzere herkes bireysel başvuruda bulunabilir.

Dernekler, vakıflar, sendikalar, şirketler gibi özel hukuk tüzel kişileri, tüzel kişiliklerini ilgilendiren davalar için bireysel başvuruda bulunabilir.

Madde 1: Yüksek Sözleşmeci Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan herkesin, bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar.

 

almadan AİHM’e başvuru yapılması durumunda AİHM başvuruyu reddetmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Hangi Aşamada Bireysel Başvuruda Bulunabilirim?

  • Bireysel başvuru son çaredir. Bu nedenle iç hukuk yolları tüketilmiş olmalıdır.
Madde 35/1: Mahkeme’ye ancak, uluslararası hukukun genel olarak kabul edilen ilkeleri uyarınca iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren dört aylık bir süre içinde başvurulabilir.

 

Buna karşın;

  1. İç hukuk yolunun etkisiz olması;
  2. Engelleyici bir yasanın bulunması,
  3. Yerleşik bir yargı içtihadının bulunması,
  4. Sözleşmeye aykırı bir idari uygulamanın bulunması,
  5. Makul sürede yargılama hakkının ihlali gibi durumlarda iç hukuk yollarının tüketilmesi zorunlu değildir.

Ülkemizde iç hukuk yolları genel olarak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu ile neticelenmektedir.

 (AİHM) Bireysel Başvurunun Süresi Nedir?

  • İç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra 4 ay içerisinde AİHM’e bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Hangi Haklarım İçin AİHM’e Başvurabilirim?

Ana sözleşme ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerde yer alan haklar için AİHM’e başvuru yapılabilir. Bunlar şu şekildedir:

Ana Sözleşme Protokoller
1. Yaşam hakkı (madde 2)

2.İşkence yasağı (madde 3)

3.Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı (madde 4)

4.Özgürlük ve güvenlik hakkı (madde 5)

5.Adil yargılanma hakkı (madde 6)

6. Kanunsuz ceza olmaz (madde 7)

7.Özel ve aile hayatına saygı hakkı (madde 8)

8.Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü (madde 9)

9.İfade özgürlüğü (madde 10)

10.Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü (madde 11)

11.Evlenme hakkı (madde 12)

12.Etkili başvuru hakkı (madde 13)

13.Ayrımcılık yasağı (madde 14)

Ek Protokol 1

1.Mülkiyetin korunması

2.Eğitim hakkı,

3.Serbest seçimlere hak

Ek Protokol 7

1.Yabancıların sınır dışı edilmesine ilişkin usuli güvenceler

2.Ceza davalarında temyiz hakkı

3.Haksız mahkûmiyetten ötürü tazminat

4.İkinci kez yargılanmama ya da cezalandırılmama hakkı

5.Eşler arasında eşitlik

Ek Protokol 13

Madde 1.Ölüm cezasının kaldırılması

 

Vekalet ücreti konusunda yazımıza ulaşmak için buraya tıklayınız.

 

AİHM Dilekçesinde Neler Olmalıdır?

AİHM’e yapılacak başvuruda dilekçenin neler içermesi gerektiği Mahkeme Kuralları (Rules of Court) md. 47 hükmü ile belirlenmiştir. Buna göre:

  1. Başvurucunun adı, doğum tarihi, milliyeti ve adresi yer almalıdır. Başvurucu tüzel kişi ise, tam adı, şirketin kuruluş tarihi ve kaydı, resmi kayıt numarası ve resmi adresi belirtilmelidir.
  2. Vekilin adı, adresi, telefonu ve fax numarası ile e-mail adresi
  3. Başvurucu avukatı ile temsil ediliyor ise, başvurucunun orijinal imzası ve tarih ibareleri barındıran vekaletname örneği, temsilcinin başvurucuyu temsil etmeyi kabul ettiğini gösteren imzası bulunmalıdır. Vekalet durumu aynı zamanda başvuru formunun yetki bölümünde yer almalıdır. Mahkeme, imzaların ya da iç hukukta geçerli kabul edilen diğer resmi formların kopyalarını da kabul edebilir.
  4. Aleyhine dava açılan ülke ya da ülkelerin adı
  5. Hukuki olguların açık ve kısa beyan edilmesi
  6. AİHS kapsamında ihlal edildiği iddia edilen hakların ve hak ihlali iddialarının açık ve kısa beyan edilmesi
  7. AİHS md. 35/1’de yer alan kabul edilebilirlik kriterlerinin karşılandığına dair kısa ve açık beyanat

Mahkeme Kurallaır md. 47’ye göre, formda yer alan tüm bilgiler, ilave bir kaynağa ihtiyaç duymadan karar verebilecek ölçüde meselenin kapsamını ve doğasını anlamaya ve hakkında karar vermeye yeterli olmalıdır.

Başvurucu, 20 sayfayı geçmeyecek ölçüde, iddialarını destekleyecek ekleri başvuru formuna ekleyebilir.

Başvuru formu başvurucu ya da avukatı tarafından imzalanmalıdır.

Başvuru formu ile beraber sunulması gereken evraklar bulunmaktadır. Bunlar:

  • Hakkında şikâyet edilen mahkeme kararları, tedbirler ve diğer idari kararlar
  • İç hukuk yollarının tüketildiğine dair evrak
  • 4 ay süre sınırına uyulduğuna dair belgeler
  • Eğer başvurulmuş ise ve dosya ile ilgisi varsa, diğer uluslararası soruşturma usulleri ile ilgili doküman kopyaları
  • Başvurucu tüzel kişilik ise, başvuran kişinin tüzel kişiliği temsile yetkili kişi olup olmadığına dair belge

Başvuruyu desteklemek için sunulan belgeler tarih sırasına göre listelenmeli, numaralandırılmalı ve tanımlanmalıdır.

Başvurucu kimliğnin açıklanmasını istemiyor ise, bunu belirtmeli ve bunu haklı kılan gerekçelerini belirtmelidir. Anonimlik kararı vermek konusunda AİHM’in takdir yetkisi vardır.

 

Başvuruyu Türkçe Yapabilir Miyim?

Başvurunun hangi dilde yapıldığının bir önem bulunmamaktadır. Bu nedenle başvuru Türkçe yapılabilir.

NOT: Başvuru sonrasında, mahkeme ile yapılacak yazışmalarda İngilizce ya da Fransızca dili seçilerek bu dil üzerinden süreç ilerletilmelidir.

 

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuru Harcı Var Mıdır? Varsa Ne Kadardır?

AİHM’e başvuru, harca tabi değildir. Buna karşın başvuru yapabilmek için gerekli olan evrakların toplanması ve posta ücretleri başvurucu tarafından karşılanmaktadır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Tazminata Hükmederse Ne Olur?

Kararın kesinleşmesinden sonra, Adalet Bakanlığına bağlı İnsan Hakları Daire Başkanlığı kurumuna müracaat edilebilir. Müracaatın ekine karar konulur ve tazminat talep edilir.

Tazminatın üç ay içinde başvurucunun dilekçesinde belirttiği banka hesabına yatırılması gerekir.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM)Bireysel Başvuru Formu Nasıl Doldurulur?

AİHM’in kendi sitesinde başvuru formu bulunmaktadır. Formu şu bağlantı adresinden temin edebilirsiniz:

https://prd-echr.coe.int/web/echr/apply-to-the-court, (Erişim Tarihi: 05.06.2024)

 

The post Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) Bireysel Başvuru appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? https://www.selcukluhukuk.com/maas-haczi-nasil-engellenir/ Fri, 07 Jun 2024 06:15:28 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2620 Maaş Haczi Nasıl Engellenir? Maaş haczi nasıl engellenir, nafaka alacağı maaştan kesilir mi, emekli maaşına haciz gelir mi gibi maaş haczine yönelik bazı soruları cevaplamaya çalışacağız. Borcu Ödemek: Borcun tamamının ödenmesi, haciz işlemini durdurur. İtiraz: İcra mahkemesine başvurularak haciz işlemine itiraz edilebilir (İcra ve İflas Kanunu madde 16). Borç Yeniden Yapılandırma: Alacaklı ile anlaşarak borcu [...]

The post MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
nafaka maaştan kesilir mi

Maaş Haczi Nasıl Engellenir?

Maaş haczi nasıl engellenir, nafaka alacağı maaştan kesilir mi, emekli maaşına haciz gelir mi gibi maaş haczine yönelik bazı soruları cevaplamaya çalışacağız.

  • Borcu Ödemek: Borcun tamamının ödenmesi, haciz işlemini durdurur.
  • İtiraz: İcra mahkemesine başvurularak haciz işlemine itiraz edilebilir (İcra ve İflas Kanunu madde 16).
  • Borç Yeniden Yapılandırma: Alacaklı ile anlaşarak borcu yeniden yapılandırmak da bir yöntemdir.
  • İcra Takibine İtiraz: Borca veya haciz işlemine itiraz edilmesi durumunda icra takibi durdurulabilir. Maaş haczi nasıl engellenir, İcra İflas Kanunu’nun 33. maddesi gereğince borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal edildiği itirazı icra mahkemesine yapılarak yapılabilir.

Yargıtay Kararı:

  • Maaş haczi nasıl engellenir, bu hususta Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2013/13565, K. 2013/16207: “Borçlunun borcu ödemesi veya borca itiraz etmesi halinde maaş haczi işlemi durdurulabilir.” kararı örnek gösterilebilir.

Maaş Haczi Nedir?

Maaş haczi nasıl engellenir sorusuna tam cevap verebilmek için öncelikle maaş haczinin ne olduğunun bilinmesi gereklidir. Maaş haczi, İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Kanuna göre, borçlunun maaşının belirli bir kısmının alacaklıya ödenmesi amacıyla yapılan yasal bir işlemdir.

Uygulamada sadece sigortalı çalışan kişilerin karşılaştığı bir yaptırımdır. Sigortasız kişilerin çalıştığı yerin tespiti halinde bu yerlere de maaş haczi gönderilebilir ama ispat ve işverene yaptırım konusunda sıkıntı yaşanabilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/33515, K. 2015/37825: “Maaş haczi, borçlunun rızasına bakılmaksızın borçlu aleyhine başlatılan bir icra takibi sonucu uygulanan cebri icra yollarından biridir.”

 

Maaş Haczi Gelirse Ne Kadar Kesilir?

İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesine göre, borçlunun maaşının dörtte birine (%25) kadar olan kısmı haczedilebilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/9651, K. 2012/10541: “Borçlunun maaşının dörtte birine kadar olan kısmı haczedilebilir. Bu oran, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi ¼ Oranı Nasıl Hesaplanır?

  • Maaşın Net Tutarı: Brüt maaştan tüm kesintiler (vergi, sigorta primi vb.) çıkarıldıktan sonra kalan net tutar.
  • Haciz Oranı: Net maaşın dörtte biri hesaplanarak bulunur. Örneğin, net maaş 4.000 TL ise 4.000 TL x 0.25 = 1.000 TL haczedilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/25936, K. 2016/27853: “Maaş haczinde dörtte bir oranının hesaplanması, net maaş üzerinden yapılmalıdır.”

 

Maaş Haczi Nasıl Gönderilir?

Maaş haczi, icra dairesi tarafından borçlunun işvereni olan kuruma resmi bir yazı ile bildirilir. Bu yazıda, borçlunun maaşından yapılacak kesintinin detayları belirtilir. İlgili kanuni dayanak İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesidir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2014/28174, K. 2014/30391: “İcra dairesi, maaş haczi için işverene resmi yazı göndererek kesinti yapılmasını talep eder.”

 

Maaş Haczine Nasıl Cevap Verilir?

İşveren, icra dairesinden gelen haciz yazısına belirlenen süre içinde yani 7 gün içerisinde cevap vermelidir. Cevapta, borçlunun maaşından kesinti yapılacağını ve kesintinin tutarını belirtmelidir. Bu sürecin nasıl işleyeceği İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2017/15812, K. 2017/18029: “İşveren, maaş haczi yazısına süresi içinde cevap vermelidir; aksi takdirde hukuki sorumluluk doğabilir.”

 

Maaş Haczine Cevap Verilmezse Ne Olur?

İşveren, icra dairesinin yazısına cevap vermezse, hukuki sorumluluk altına girebilir. İcra takibi devam ederken, işverene de yaptırım uygulanabilir. İcra ve İflas Kanunu madde 355, 356 ve 357 bu hususta detaylı bilgi içermektedir.

İşveren işçinin maaşından kesip icra dairesine göndermediği kadar borçlu olabilir. İşverene bir daha tebligat gönderilmek zorunda değildir. Doğrudan malları haczedilebilir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 338/a maddesi gereğince, işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda para cezası da uygulanabilir. Ancak uygulama cezai sorumluluk yerine hukuki sorumluluk yani işverenin mallarının haczedilmesi durumu daha çok karşılaşılmaktadır.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/14351, K. 2016/16052: “İşverenin maaş haczi yazısına cevap vermemesi durumunda hukuki sorumluluk altına girebileceği belirtilmiştir.”

Araç haczi konusundaki yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

 

Araç Üzerinde Haciz Varsa Ne Olur?

 

 

Maaş Haczine Nasıl İtiraz Edilir?

Borçlu , maaş haczi işlemine itiraz etmek istiyorsa, icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak itiraz edebilir. İtiraz süresi, haciz yazısının tebliğinden veya borçlunun bu işlemi öğrenmesinden itibaren 7 gündür (İcra ve İflas Kanunu madde 16).

İşveren maaş haczi işlemine itiraz etmek istiyorsa icra dairesine dilekçe ile başvurmalıdır. İtiraz süresi, haciz yazısının tebliğinden itibaren 7 gündür.

 

İşveren Maaş Haczini Nasıl Uygular, Uygulamazsa Ne Olur?

İşveren, borçlunun maaşından belirlenen kesinti oranında her ay düzenli olarak kesinti yaparak icra dairesinin hesap numarasına gönderir. Açıklamasına dosya numarası ve maaş haczi kesintisi olduğu yazılması gereklidir. İşveren kesinti yapmazsa, hukuki sorumluluk doğar ve icra dairesi işverene karşı da işlem yapabilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 355, 356, 357 maddeleri ve 89/4. maddesi bu durumu düzenler.İşverenin malları haczedilebilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2014/19874, K. 2014/21045: “İşverenin maaş haczi kesintisini yapmaması durumunda hukuki sorumluluk altına gireceği belirtilmiştir.”

 

Kıdem Tazminatı ve Diğer Tazminat Alacaklarında Maaş Haczi Nasıl Olur?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca işçinin ücretlerinin yalnızca 1/4’ünün haczedilebileceği belirtilmiştir. Ancak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi yan haklar ve ödemeler ücretten sayılmadığı için tamamının haczedilebilir. Yani bu ödemelerde %25 sınır gözetilmez.

 

Hangi İşçilik Alacaklarında Maaş Haczi Kesintisi Yapılamaz?

Bazı işçilik alacakları, yasalar gereği maaş haczinden muaftır. Örneğin, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle alınan tazminatlar maaş haczine konu olamaz (İcra ve İflas Kanunu madde 83/a).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/17154, K. 2012/19372: “İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle alınan tazminatlar maaş haczine konu olamaz.”

 

Maaş Haczinde Sıra Nasıl Tespit Edilir?

Maaş haczinde sıra, haciz talebinin icra dairesine ulaşma sırasına göre belirlenir. Önce gelen talep, önce karşılanır (İcra ve İflas Kanunu madde 100).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/11625, K. 2015/13062: “Maaş haczinde sıralamanın, talebin icra dairesine ulaşma sırasına göre yapılması gerektiği belirtilmiştir.”

 

Nafaka Alacağı Maaştan Kesilir mi?

Nafaka alacakları, maaş haczi kapsamında kesilebilir. Nafaka borçları, diğer borçlardan öncelikli olarak ödenir (İcra ve İflas Kanunu madde 83/a). Nafaka alacakları maaştan kesilirken %25’lik sınır gözetilmez. Aylık nafaka alacağı ne kadarsa tamamı maaştan kesilir. Burada işçinin eline herhangi bir para kalmasa veya geçimine yetmese dahi nafaka alacaklarının tamamı işçinin maaşından kesilir.

 

Emekli Maaşına Haciz Gelir mi?

Emekli maaşlarına genel olarak haciz uygulanamaz. Ancak, nafaka borcu gibi bazı özel durumlarda emekli maaşından kesinti yapılabilir (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 93).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/26354, K. 2015/28471: “Emekli maaşlarına haciz konulamayacağı, ancak nafaka borcu gibi özel durumlarda kesinti yapılabileceği belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi Uygulaması Kalktı mı?

Maaş haczi uygulaması, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen şartlar dahilinde devam etmektedir. Uygulamanın kalktığına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2017/19874, K. 2017/21045: “Maaş haczi uygulamasının kanunen devam ettiği, kalktığına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi Kaç Yıl Sürer?

Maaş haczi, borç tamamen ödenene kadar devam eder. Borç miktarına ve kesinti tutarına bağlı olarak bu süre değişiklik gösterebilir. Borcun ödeme süresi hakkında İcra ve İflas Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmamaktadır, dolayısıyla borç bitene kadar haciz devam eder.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/14341, K. 2016/15542: “Maaş haczi, borç tamamen ödenene kadar devam eder ve bu süre borç miktarına ve kesinti tutarına bağlı olarak değişebilir.”

İcra hukukundaki icra avukatı olarak verdiğimiz hizmetleri aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.

 

İcra ve İflas Hukuku

 

 

 

The post MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU https://www.selcukluhukuk.com/uyusturucu-madde-kullanma-sucu/ Mon, 03 Jun 2024 10:59:14 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2611 UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU NEDİR ? UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAK SUÇ MUDUR? Uyuşturucu madde kulanma suçu TCK’nın 191. Maddesinde düzenlenmiştir ve uyuşturucu madde kullanmak suçtur. Buna göre uyuşturucu madde olarak kabul edilen esrar, eroin, kokain, metamfetamin vb. gibi maddeleri herhangi bir şekilde kabul eden, kullanma amacıyla bulunduran veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanan kişi bu madde [...]

The post UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU NEDİR ? UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAK SUÇ MUDUR?

Uyuşturucu madde kulanma suçu TCK’nın 191. Maddesinde düzenlenmiştir ve uyuşturucu madde kullanmak suçtur. Buna göre uyuşturucu madde olarak kabul edilen esrar, eroin, kokain, metamfetamin vb. gibi maddeleri herhangi bir şekilde kabul eden, kullanma amacıyla bulunduran veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanan kişi bu madde uyarınca cezalandırılır.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNUN ŞARTLARI NELERDİR?

TCK’nın 191.maddesine göre bu suçun oluşabilmesi için aşağıdaki eylemlerden en az birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Yani ;

-uyuşturucu madde kullanma,

– kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma, satın alma, kabul etme veya bulundurma

eylemlerinden herhangi biri gerçekleştirilmiş ise bu suç oluşmuştur. Ancak dikkat etmek gerekir ki satma amacıyla veya 1 gram dahi uyuşturucu madde bulundurma uyuşturucu madde ticareti suçuna sebebiyet verir. Uyuşturucu madde kullanmak ile uyuşturucu madde ticareti arasındaki farklara aşağıdaki başlıklarda değinilecektir.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU İLE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?

Uyuşturucu madde kullanma suçu ile uyuşturucu madde ticareti yapma arasındaki farklar önemlidir ve bu iki suç tipi birbirinden ayrılmalıdır. İşte bu farkları açıklamak için bazı önemli noktalar:

  1. Amaç ve Miktar:

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu: Uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacıyla bulundurmak veya kullanmak, uyuşturucu madde kullanma suçunu oluşturur. Bu durumda, kişinin üzerinde bulunan madde miktarı genellikle kişisel ihtiyacını aşmamalıdır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu: Uyuşturucu madde ticareti yapmak amacıyla maddeyi bulundurmak veya satmak, arz etmek,  uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturur. Bu durumda, kişi tarafından taşınan madde miktarı daha fazla olabilir ve ticaret amacını gösterir.

  1. Yer ve Amaç İlişkisi:

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu: Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kişiler, genellikle kolay erişilebilecek yerlerde (örneğin ev veya işyeri) maddeyi saklarlar.

Ticaret Suçu: Uyuşturucu madde ticareti yapan kişiler, maddeyi satmak veya devretmek amacıyla bulundururlar. Bu nedenle, ticaret amacı güden kişilerin uyuşturucu maddeyi daha farklı yerlerde sakladığı görülebilir.

  1. Ceza ve Hukuki Sonuçlar:

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu Cezası: Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçunun cezası, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Uyuşturucu Madde Ticaret Suçu Cezası: Uyuşturucu madde ticareti suçunun cezası, on yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve adli para cezasıdır.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR?

TCK m.191’e göre uyuşturucu madde kullanmanın cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.

Ayrıca bu suçun ağırlatıcı maddesi olan Türk Ceza Kanunu madde 191/10’a göre; “Birinci fıkradaki fiillerin(kullanma, bulundurma); okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

denilmektedir. Diğer bir deyişle uyuşturucu madde kullanıcısı yukarıda belirli olarak sayılan yerlerde uyuşturucu madde kullanması veya bulundurması halinde verilecek olan ceza yarı oranında artırılacaktır. Örneğin cami bahçesi içerisinde veya hastane binasında uyuşturucu madde bulundurulur veya kullanılırsa suçun alt sınırı olan 2 yıl ceza yarı oranında artırıldığında 3 yıl ceza verilecektir.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNUN CEZASININ ERTELENMESİ

TCK’nın 51. Maddesine göre kişi hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması halinde cezanın ertelenmesi mümkündür. Ancak kişinin daha önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve kanunda aranan diğer şartların gerçekleşmiş olması gerekir.

Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu açısından netice olarak verilen cezanın 2 yıl veya 2 yıldan daha az olması halinde erteleme kararı verilebilir.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA ( HAGB ) KARAR VERİLİR Mİ ?

Uyuşturucu madde kullanma suçunda HAGB kararı verilmesi suçun cezasının 2 yıl veya daha az olması şartına ve kanunda öngörülen diğer şartların hep birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Sanık hakkında HAGB kararı verilebilmesi için;

  • İşlenen suçun cezasının 2 yıl veya daha altında olması,
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması,
  • Mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşması,
  • Mağdurun kamunun veya mağdurun uğramış olduğu zararları gidermiş olması,
  • Hakkında HAGB uygulanmasını kabul etmiş olması gereklidir.

Bu şartlar dahilinde uyuşturucu madde kullanma suçundan dolayı HAGB kararı verilebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili yazımıza aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI – HAGB NEDİR ?

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

Uyuşturucu madde kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümleri 3 farklı şekilde uygulanmaktadır.

TCK’nın 192/2-3-4 fıkralarına göre ;

1- Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

2-  Bu suç haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

3- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz.

 

UYUŞTURUCU MADDE KİŞİSEL KULLANIM SINIRI

Uyuşturucu madde kullanım sınırına ilişkin kesin bir sınırlama veya belirleme bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay Ceza Daireleri’nin kararları ile kullanma ilişkin bir çerçeve oluşturulmuştur. Yine de ele geçirilen uyuşturucu madde miktarının kullanım kişisel kullanım sınırında olup olmadığı her somut olayda ayrıca değerlendirildiği belirtilmelidir.

Buna göre ;

Esrar : Yıllık tüketim miktarı olarak kabul edilen 600-700 gram üzerindeki esrar maddesinin ele geçirilmesi halinde uyuşturucu madde ticareti suçunun unsurlarının oluşacağı kabul edilmektedir.

Kenevir : Ticari maksatla yetiştirildiğine dair başka bir delil bulunmaması halinde 15-20 kök civarında ele geçirilen hint keneviri bitkisinin kişisel kullanım sınırında kaldığı kabul edilmektedir.

Sentetik haplar : Uyuşturucu madde niteliği taşıyan sentetik haplarda ele geçirilen miktarın 50 adet veya üzerinde olması halinde uyuşturucu madde ticareti amacıyla bulundurulduğu kabul edilmektedir.

Metamfetamin : Net bir sınır olmasa da ele geçirilen metamfetamin maddesinin 10 gramın altında olması halinde kişisel kullanım sınırında olduğuna ilişkin Yargıtay kararları bulunmaktadır.

Günlük olarak : Yapılan araştırmalara göre uyuşturucu madde kullananların günlük kullanım miktarları esrar maddesinde 2 gram, eroin maddesinde 150 miligram, kokain maddesinde 60 miligram, sentetik uyuşturucu madde içeren haplarda ise 3-4 adet kabul edilmiştir.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNDA KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ NEDİR?

Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada uyuşturucu madde kullanan kişi hakkında beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda soruşturmada uyuşturucu madde kullanan kişiyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.

 

Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.

 

Uyuşturucu madde kullanan kişi erteleme süresi zarfında belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Ceza hukukundaki ceza avukatı verilen hizmetlerimize ve diğer yazılarımıza aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.

Ceza Hukuku

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNDA DENETİMLİ SERBESTLİKTE UYUŞTURUCU KULLANILMASI DURUMUNDA NE OLUR ?

Uyuşturucu madde kullanan kişinin, erteleme süresi zarfında;

 

  1. a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,

 

  1. b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,

 

  1. c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,

 

hâlinde, hakkında kamu davası açılır.

 

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇUNUN ZAMANAŞIMI KAÇ YILDIR?

Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçunda zamanaşımı süresi, 8 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre içerisinde kişiye dava açılması ve soruşturmanın başlatılması gerekmektedir1. Uyuşturucu madde kullanma suçu, TCK m. 191’de öngörülen ceza miktarıyla değerlendirilir. Bu hükme göre, uyuşturucu madde kullanma suçunun zamanaşımı olağan 8 yıl, olağanüstü durumlarda ise 12 yıldır.

Bu suçla ilgili süreçlerin doğru takip edilmesi son derece önemlidir. Uyuşturucu kullanma suçu yanlış değerlendirme sonucu uyuşturucu ticareti olarak sonuçlanabilir. Bu sebeple ceza avukatından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.

 

The post UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? https://www.selcukluhukuk.com/para-iadesi-yapmayan-firmayi-nereye-sikayet-edebilirim/ Thu, 30 May 2024 13:49:00 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2604   Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? Ödeme yapıldığı halde mal alamayan veya parasını iade alamayan kişilerin bu durumu birden fazla hukuki sebepten kaynaklanabilir. Paramı alamıyorum, para iadesi yapmayan firmayı nereye şikayet edebilirim sorusunu tüketici hukuku kapsamında cevaplandırmaya çalışacağız. Para iadesini yapmayan firma, tüketici işleminin değerinin kanunda belirtilen sınırların altında kalması [...]

The post Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

 

Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ?

Ödeme yapıldığı halde mal alamayan veya parasını iade alamayan kişilerin bu durumu birden fazla hukuki sebepten kaynaklanabilir. Paramı alamıyorum, para iadesi yapmayan firmayı nereye şikayet edebilirim sorusunu tüketici hukuku kapsamında cevaplandırmaya çalışacağız. Para iadesini yapmayan firma, tüketici işleminin değerinin kanunda belirtilen sınırların altında kalması durumunda işlemin yapıldığı yer veya tüketicinin yerleşim yerinde bulunan il veya ilçe Tüketici Hakem Heyetlerine şikayet edilmelidir.

İşlemin değerinin kanunda belirtilen parasal sınırların üstünde kalması durumunda ise Tüketici Mahkemesinde dava açılmalıdır. Ancak bazı durumlarda ihtarname çekilme gerekebilir. Bu konudaki yazımızı aşağıdaki bölümden okuyabilirsiniz.

 

Mal Teslimi Yapmayan Firma ve Bir Ürün İade Almayan Mağaza Nereye Şikayet Edilir ?

Satın alma işlemi sonrasında aldığınız ürünü teslim etmeyen veyahut alınan ürünü iade etmek istediğinizde iade almayan firmaya karşı izlenecek hukuki yol alınan ürünün değeri uyarınca belirlenmelidir. Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ?

Söz konusu ürünün değeri kanunda belirtilen sınırların altında kalması durumunda Tüketici Hakem Heyetine başvuru da bulunulmalıdır.

Uyuşmazlık konusu ürünün değerinin kanunda belirtilen sınırların üstünde olması durumunda ise firmaya karşı doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava açılmalıdır.

 

Tüketici Hakem Heyeti Nedir ?

Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetlerdir.

İllerde ticaret il müdürü ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşur.

Yargı organlarının ve mensuplarının Anayasa’da belirtilen niteliklerine sahip olmadığı gerekçesiyle “mahkeme” niteliği taşımamaktadır.

Hangi İşlemler İçin Tüketici Hakem Heyetine Başvurulur ?

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 66. Maddesinde Tüketici Hakem Heyetleri’nin kuruluş ve görev alanı ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. İlgili maddede “Bakanlık, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla tüketici hakem heyetleri oluşturmakla görevlidir.” şeklinde hakem heyetlerinin tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda görevli olduğu belirtilmiştir.

Tüketici işleminin tanımı ise yine 6502 sayılı TKHK’nun 3. Maddesinde L bendinde yapılmıştır. Yapılan tanıma göre “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi tüketici işlemidir.”

Kanunda belirli parasal sınırların altında bulunan işlemler için Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Başvuru başlığı altında düzenlenen 68. Maddede “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı kalmak kaydıyla; değeri otuz bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Her yıl güncellenen bu parasal sınır 2024 yılı için 104.000,00-TL şeklinde belirlenmiştir.

Tüketici Hakem Heyetine Başvurmak İçin Neler Gerekli?

Şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) (https://tuketicisikayeti.ticaret.gov.tr) ile tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir. Bu itibarla, tüketici hakem heyetlerine sözlü başvuru yapılamamaktadır.

Tüketici hakem heyetine başvuru, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Başvuru yaparken tüketicinin delil ve uyuşmazlıkla ilgili belgelerini başvuru dilekçesiyle birlikte sunması gerektiği düzenlenmişse de tüketicinin uyuşmazlıkla ilgili belgelere her zaman ulaşması mümkün olmamaktadır. Belge olmasa bile hakem heyeti başvuruyu kabul etmek zorundadır. Belge, tüketicinin iddiasını ispatlaması için aranır.

Tüketici Hakem Heyeti Süreci Nasıl İşler?

Tüketici hakem heyetleri incelemeleri dosya üzerinden yapılır, gerekli görülmesi halinde tüketici hakem heyetleri tarafından ayrıca taraflar ve bilirkişi dinlenebilir. Tüketici hakem heyetleri, uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan isteyebilir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilir.

Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanınca uygun görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. İstenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilir. Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen bilirkişi görevlendirebilir.

Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.

Tüketici Hakem Heyeti Ne Kararı Verir?

Tüketici hakem kararlarının içeriği Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 22. ve 24. maddelerinde belirlenmiştir. Bu yönetmelik hükümlerine göre kararın yazılmasında, Yönetmelik ekindeki karar tutanağı örneği kullanılır. Tüketici hakem heyeti kararında uyuşmazlık değerinin Türk Lirası cinsinden belirtilmesi zorunludur. Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirasına çevrilir.

Uyuşmazlığın tüketici lehine sonuçlandığı durumlarda, karşı tarafça ödenmesi gereken bilirkişi ve tebligat ücretleri kararda belirtilir.

Tüketici hakem heyetince vekâlet ücretine karar verilmeyecektir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 18.1.2016 tarihinde vermiş olduğu 2015/31798 E. 2016/558 K. sayılı ilamı ile “Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’nın 27.3.2013 gün ve 2013/57 sayılı kararında, tüketicinin (davalının) talebinin kabulü ile tüketiciden dosya masrafı adı altında alınan ücretin, satıcıdan
(davacı banka) alınarak tüketiciye verilmesine karar verilmiş ise de; kararda herhangi bir bedel gösterilmemiş olduğundan, tarafları bağlayıcı nitelikte olmayıp, ilam niteliğinde değildir.” şeklinde olup tüketici hakem heyetlerinin kararlarında bedel belirtilmemesi halinde ilam niteliğini taşımayacağını göstermektedir. İlamlı icrada, tüketici hakem kararının yerine getirilebilmesi için, ilamlı icraya konu tüm belgelerde olduğu gibi, yerine getirilmesi istenen borcun açık ve net olarak gösterilmesi gerekir. Bu nedenle kararlarda kabul edilen miktarın tam olarak belirtilmemesi nedeniyle ilam niteliği bulunmayan kararlar infaz edilemeyecektir.

Başvuruya konu uyuşmazlığın, tüketici hakem heyeti tarafından karar verilene kadar çözümlenmesi ve bu durumun ispatına yönelik bilgi veya belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi durumunda ise, tüketici hakem heyeti uyuşmazlığın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verir.

Tüketici Hakem Heyeti Kaç Gün İçinde Karar Verir?

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, dikkate alınarak, karar süresi en fazla üç ay daha uzatılabilir.

Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise
başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.

Tüketici Hakem Heyeti Kazandıktan Sonra Ne Yapılır ?

Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir.

 

Tüketici Hakem Heyeti Olumlu Karar Verirse Ne Olur ?

Tüketici hakem heyetlerinin yapmış olduğu inceleme sonucunda vermiş olduğu karar başvurucu lehine ise başvurucu taraf kararın uygulanmasını icra takibi yoluyla talep etmelidir. Hakem heyetlerinin vermiş olduğu kararlar ilamlı icra takibine konu olmaktadır.

Tüketici Hakem Heyeti Kaybettikten Sonra Ne Yapılır ?

Tüketici hakem heyetince yapılan inceleme sonucunda başvurucu aleyhine karar verilmesi sonucunda başvurucu taraf on beş gün içerisinde hakem heyetinin bulunduğu yerdeki veya tüketicinin yerleşim yerindeki tüketici mahkemesinde itiraz yolunu kullanmalıdır. Hakem heyetinin il veya ilçe tüketici hakem heyeti olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde itirazın yapılacağı yer genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleridir.

Tüketici Hakem Heyeti Kararı Olumsuz Karar Ne Yapmalıyım ?

Yeni TKHK’nun 70. maddesinin 3 ila 5. fıkralarına göre:
“(3) Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir.
4) İtiraz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde tüketici mahkemesi evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir. Tarafların kimliklerine, ticari unvanlarına ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek veya düzeltilerek onanır.
(5) Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.”

Tüketici Mahkemesi Masraflarını Kim Öder ?

Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaftır. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekmektedir.

TKHK’nin 70/7. maddesi ile tüketicinin tebligat ve bilirkişi ücreti ödemek zorunda kalarak hak aramaktan vazgeçmesinin önüne geçilmiştir. Zira maddeye göre tüketici aleyhine verilen kararlarda tebligat ve bilirkişi ücretleri Bakanlıkça karşılanırken uyuşmazlık tüketici lehine sonuçlanırsa giderler karşı tarafça karşılanacaktır.

Yeni TKHK’nun 70. maddesinin 6. fıkrasına göre : “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir”.

Bu kanun hükmü, tüketici mahkemesinde açılan itiraz davasının tüketici aleyhine karara bağlanması halinde karar verilecek karşı taraf vekâlet hükmüne ilişkindir. Tüketici mahkemesi kararının tüketici lehine olması halinde de, mal veya hizmet sağlayan tarafın vekâlet ücreti ödemeye mahkum edileceği belirtilmelidir. Vekalet ücreti konusunda detaylı yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

VEKALET ÜCRETİ – AVUKATLIK ÜCRETİ NEDİR ?

Tüketici Mahkemesi Nasıl Sonuçlanır ?

Tüketici hakem heyeti kararına karşı itiraz yoluna başvurulduğu takdirde mahkemenin öncelikle itiraz başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığını incelemesi ve başvuru süresinde yapılmışsa diğer dava şartlarının da mevcut olması halinde mahkemece gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak tüketici hakem heyetinin kararının usule ve yasaya uygun olması halinde kararın onanması ve itiraz davasının reddine karar verilmesi, tüketici hakem heyetinin kararının usul ve yasaya aykırı olması halinde kararın iptaline ve itiraz davasının kabulüne karar verilmesi, tüketici hakem heyeti kararının gerekçesi hatalı ise gerekçenin düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmesi yahut maddi hatalar söz konusu ise düzelterek onanmasına karar verilmesi mümkündür.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.

The post Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? https://www.selcukluhukuk.com/yeni-ev-aldim-kiraci-cikmiyor-ne-yapabilirim/ Tue, 28 May 2024 08:49:13 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2590 Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? Yeni ev aldım kiracı çıkmıyor ne yapabilirim sorusunun cevabına basit bir şekilde izah edeceğiz. Yeni malik, kiracısının evden çıkmasını istiyor ise, evi mülkiyetine geçirir geçirmez, bir ay içerisinde, bu yönde bir yazılı bildirimde bulunmalı, bunu müteakip altı ay sonra da taliye davası açmalıdır. Eğer yeni malik, bir aylık [...]

The post Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim?

Yeni ev aldım kiracı çıkmıyor ne yapabilirim sorusunun cevabına basit bir şekilde izah edeceğiz. Yeni malik, kiracısının evden çıkmasını istiyor ise, evi mülkiyetine geçirir geçirmez, bir ay içerisinde, bu yönde bir yazılı bildirimde bulunmalı, bunu müteakip altı ay sonra da taliye davası açmalıdır.

Eğer yeni malik, bir aylık süreyi kaçırmış ise, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonraki bir ay içinde yine gereksinim nedeniyle tahliye davası açabilir. Bu konu aşağıda genel hatlarıyla izah edilmeye çalışılmıştır.

 

 Yeni Ev Sahibinin Kiracıyı Tahliyesi

Yeni malikin gereksinimi

MADDE 351-

(1)     Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir.

(2)     Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.

 

Türk Borçlar Kanunu’nun 310. maddesi gereğince, bir kiralanan taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi durumunda, yeni malik, mevcut kira ilişkisinin tarafı olacaktır. Bunun için yeni malikin ayrıca bir işlem yapmasına gerek yoktur.

Kiralananın devredilmesi farklı şekillerde olabilir. Bunlar, satış, bağışlama, miras payı sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, cebri icra, trampa gibi çok farklı şekiller olabilir. Bunun tek istisnası kamulaştırma olup kamulaştırma ile devirde kira ilişkisi doğrudan sona erer.

  • Yeni Ev Sahibinin İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Şartları

“YeniMalik Olma: TBK md. 310 ve 351’e göre, yeni malik tahliye davası açabilir. Ancak TBK md. 351, malikten değil “kiralananı sonradan edinen kişiden” bahsetmektedir. Yani kapsamı malikten geniştir. Bu kapsamda intifa hakkı ve oturma hakkı sahipleri, taşınmazı ihale ile alan ihale alıcısı da bu davayı açabilir. Buna karşın;

  • Kira sözleşmesini imzalayan fakat sözleşme tarihinde malik olmayan kiraya veren, sonradan malik olursa bu davayı açamaz (Mehmetoğlu, H. (2019). Kiralananın El Değiştirmesi ve Yeni Malikin Gereksinim Nedeniyle Fesih Hakkı (1. Baskı). İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, s. 181; Acar, F. (2017). Kira Hukuku Şerhi (4. Baskı). İstanbul: Beta Yayınevi, s. 235; Çevik Öktem, S. (2016). Kira Sözleşmesine Etkisi Bakımından Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, s. 252.).
  • Taşınmazda zaten payı olan, sonradan diğer payları da alan kişi, yeni malik olduğu iddiasıyla bu davayı açamaz (Yargıtay 6. HD. E. 4938, K. 6758, K.T: 13.06.2005, E.T: 24.08.2019)
  • Mirasçıların durumu tartışmalıdır. Mirasçıların malik olmaları bir işleme gerek kalmaksızın gerçekleştiğinden bir “edinmeden” bahsedilemez. Fakat Yargıtay bir kararında farklı bir görüş ileri sürülmüştür. Bu sebeple somut olaya göre karar vermek daha doğru olacaktır.
  • Satış açıkça muvazaalı ise bu durumda tahliye davası reddedilecektir.
  • Taşınmaz üzerine icra takibi ile haciz koyduran alacaklı, yeni malik değildir; mülkiyeti edinmemiştir. Dolayısıyla yeni malik sıfatıyla tahliye davası açamaz.

Maliklerin birden fazla olması durumunda tahliye davası birlikte açılabilir. Paylı mülkiyet durumunda ortaklardan biri, diğerlerinin rızasıyla davayı tek başına açabilir. Ancak miras gibi elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu durumlarda dava da birlikte açılmalıdır.

Taşınmazın Tapuya Kayıtlı Olması: Taşınmaz tapuya kayıtlı değil ise, yeni malik, gereksinim nedeniyle tahliye davası için TBK md. 351’e müracaat edemez. Bunun için kira sözleşmesi bakımından genel nitelikli olan “ihtiyaç nedeniyle tahliye” davası açabilir. Konuya ilişkin detaylı bilgi için şu makalemize bakabilirsiniz:

İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI

Yazılı bildirim: Yazılı bildirim, yeni malikin gereksinim nedeniyle mevcut kiracıyı çıkarabilmesi için gereklidir. Eğer yeni malik birden fazla kişi ise, bu durumda yazılı bildirimin birlikte yapılması gerekir. Aksi durumda bildirim geçersiz olacaktır.

Edinme Tarihinden İtibaren Bir Ay İçinde Bildirim Yapılmalı/Altı Ay Sonra Dava Açılmalıdır: Kural olarak taşınmazın maliki olmak için bu durumun tapuya şerh edilmesi gerekir. Buna karşın bazı istisnai durumlarda edinme şerhten önce gerçekleşir. Örneğin mahkeme ilamına dayalı kazanımlar ya da icradan ihale yoluyla satın alınan taşınmazlar açısından, ihale tarihi ya da ilamın kesinleştiği tarih edinme tarihidir. Bu durumlar, tapuya tescilden önce yeni malikin ihtarname gönderilebileceği durumlara örnek olarak verilebilir.

Taşınmazın edinildiği gün ve ihtarnamenin kiracının hukuki alanına vardığı gün de bir aylık hesaba dahildir.

Bildirim uygun şekilde yapıldıktan sonra, bu bildirim, altı ay sonra dava açılması hakkını korumaktadır. Altı aylık süre, ihtarnamenin tebliğ olmasından sonra başlamaktadır. İhtarnamede daha uzun bir süre öngörülmüş ise o tarih geçerlidir.

TBK md. 351/2 hükmüne göre ise Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.

Kiracılık İlişkisinin Tapuya Şerh Edilmemiş Olması: Kiracılık hakkının tapuya şerh edilmesinin en önemli sonucu, yeni malikin gereksinim nedeniyle tahliye hakkını, kira ilişkisinin sonuna kadar engelleyebilmesidir. Zira tapuya şerh edilen bir kiracılık hakkı, bu hak dolana kadar sonlandırılamayacaktır. Türk Borçlar Kanunu m. 312 kiracıyı koruyan bir hüküm olup, yeni malikin tüm koşullar oluşmuş olsa bile kiracıyı kiralanandan çıkarabilmesini önleyici bir işleve sahip olduğu görülmektedir.

Buna göre, 1.1.2024 tarihinde yapılan ve 15 yıllık olan bir kira sözleşmesi tapuya şerh edilmiş ise, taşınmazı 1.1.2028 tarihinde devralan yeni malik, ihtarname çekmek suretiyle kiracıyı tahliye edemez; sözleşmede öngörülen sürenin sona erme tarihini (1.1.2039) beklemelidir.

 

Yeni Malikin Kiralanana Gereksinim Duyması: Yeni malikin kendisi, konut veya işyeri gereksinimi içi tahliye davası açabilir. Bu ihtiyaç samimi olmalıdır. Yargıtay’a göre, konut gereksinime dayalı olarak başka bir konutta kirada oturmak şartı aranmaktadır. Buna karşın işyeri ihtiyacı bakımından durum farklıdır. İşyeri gereksinimine dayalı olarak tahliye davası açabilmek için kişinin işyerinden ayrılma tehlikesi ya da yeni taşınmazın çalışma ortamı için daha uygun olması şartları aranmaktadır Kişinin işsiz olması, mevcut işyerinden tahliye edileceğinin açık olması gibi durumlar samimi bir işyeri ihtiyacı olarak değerlendirilmiştir

Yeni Malikin Yakınlarının Kiralanana Gereksinim Duyması: Yeni malik, eşi, altsoyu, (çocukları, torunları, torunlarının çocukları), üstsoyu (anne-babası, büyükbaba ve büyükannesi) veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin de işyeri ve konut ihtiyacı nedeniyle gereksinim nedeniyle tahliye davası açabilir. Yargıtay tarafından Yeni malikin bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında yeğeni de dahil edilmiştir. Ancak boşanan eski eşin ihtiyacına dayalı olarak tahliye davası açılamaz. (Mehmetoğlu, s. 184)

Yargıtay bunun kapsamını geniş tutmaktadır. Öyle ki, Yargıtay’a göre, hayvan barındırma amacıyla yapılan tahliye talepleri de makuldür. Yargıtay yakın tarihli kararında kiralananı satın alan yeni malikin büyükbaş hayvan besiciliği yaptığını, hayvanlarının eski beslediği yere sığmaması sebebiyle bu yeni arsayı aldığını belirtmiştir. Buna bağlı olarak yeni malikin kiracıya yapmış olduğu tahliye bildiriminin geçerli olduğunu belirterek ihtiyaca dayalı olarak hükmü bozmuştur.

  • Tahliye Davası Ne Kadar Sürer?

Mahkemelerin davaları sonuçlandırmaları açısından kesin bir süre yoktur. Buna karşın, davanın niteliği, tarafların iddiası, iş yoğunluğu yargılama süresi üzerinde etkili olabilmektedir.

Yeni malikin açacağı dava, gereksinim nedeniyle tahliye davasıdır. Bunun için ihtiyacın samimi olduğunun ortaya konulması için, tanık delili, banka hesap kayıtları, iş durumu, tapu kayıtları gibi belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu belgelerin sunulmasındaki aksaklık dahi dava süresini uzatabilir. Buna karşın, bu iddiayla açılacak dava ortalama olarak 1-1.5 yıl sürebilecektir.

  • Yeni Ev Aldım Kira Bedeli Ne Kadardır?

Yeni malik, eski kira sözleşmesinin tarafı olmaktadır. Dolayısıyla eski kira bedeli üzerinden sözleşme devam eder. Sözleşmenin uzama döneminde ise eski kira bedeli üzerinden mevzuata uygun şekilde kira zammı yapılabilir.

  • Yeni Ev Sahibi Kiraya Zam Yapabilir Mi?

Yeni malik, yalnızca taşınmazın yeni maliki olduğu gerekçesiyle kiraya zam yapamaz. Yeni malik, eski kira sözleşmesinin yeni tarafı olmaktadır. Eski kira sözleşmesi devam etmektedir. Bu nedenle yeni malik, kira uzama dönemlerinde mevzuata uygun şekilde zam yapabilir.

  • Yeni Malikim. Eski Kira Sözleşmesi Yapılalı 5 Yılı Geçmiş. Ne Yapmalıyım?

Yeni malik, eski kira sözleşmesine taraf olduğundan, eski kira sözleşmesi beş yıllık kira uzatım dönemini tamamlamış ise, kira bedel tespit davası açılabilir. 5 yıllık sürenin nasıl hesaplandığına dair şu makalemize bakabilirsiniz:

KİRA BEDELİ TESPİT DAVASI NEDİR ?

  • Kiracı Tahliyesi Sonrası Yeniden Kiraya Verilebilir Mi?

Dava gereksinim nedeniyle açılmaktadır. Eğer bu gerekçeye dayanılarak tahliye kararı alınır ise, kanun koyucu, TBK md. 355 hükmüyle, üç yıl boyunca bu taşınmazın tekrar kiraya verilemeyeceğine hükmetmiştir.

İlgili kural şu şekildedir:

(1)     Kiraya veren, gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında, haklı sebep olmaksızın, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

(2)     Yeniden inşa ve imar amacıyla boşaltılması sağlanan taşınmazlar, eski hâli ile, haklı sebep olmaksızın üç yıl geçmedikçe başkasına kiralanamaz. Eski kiracının, yeniden inşa ve imarı gerçekleştirilen taşınmazları, yeni durumu ve yeni kira bedeli ile kiralama konusunda öncelik hakkı vardır. Bu hakkın, kiraya verenin yapacağı yazılı bildirimi izleyen bir ay içinde kullanılması gerekir; bu öncelik hakkı sona erdirilmedikçe, taşınmaz üç yıl geçmeden başkasına kiralanamaz.

(3)     Kiraya veren, bu hükümlere aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlüdür.

 

 

 

The post Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>